8 Nisan 2004

3 - 28 MART İZLENİMLERİ...

Bir yerel seçim daha neticelendi, milletimize hayırlı olsun. Hem Tekirdağ’da, hem Türkiye’de başkaları gibi benim de ilgimi çeken ve üzerinde eleştiri ve yorum yapmak istediğim gelişmeler oldu.

“Türk halkı yine bir çok yerde adaydan ziyade partiye oy verdi.” En bariz örneği de Gaziantep’te yaşandı. Bir çok ilde mevcut altyapılar bitirilmemişken, 100.000 yeni “konut”a (kişi değil) daha cevap verecek altyapıyı bitiren, bir şehri gerçekten “büyükşehir” yapan, şehrinin kulübünü yalnızca 1.lige değil, UEFA’ya taşıyan, insanın “bir belediye başkanından daha ne istersiniz ki?” diyebileceği 15 yıllık bir belediye başkanı, Celal Doğan, hem de 23 puanla yerinden kaldırıldı. Gerçekten merak ediyorum, Gaziantep halkı daha ne istiyordu?

Tabi “her işte bir hayır vardır” derler, belki de bu sayede Celal Doğan CHP’nin yeni liderliği için daha fazla vakit bulur. Ne yazık ki CHP’liler başlarında hala “muhteşem” muhalefet yapan ve seçim sonuçlarıyla ilgili “1999’a göre başarılıyız” deyip kendini de partisini de komik duruma düşürebilecek bir lideri tutuyorlar. Bir parti liderinin devrilmesi için daha ne şartlar aranır? Solun bütün kalelerinin yanında bir de kendi memleketini kaybeden bir “lider”! Kendi memleketi bile sahip çıkmazken partisi sahip çıkıyor. Solda birlik isteğini halk bas bas bağırırken bunu görmezlikten gelen Ecevit gibi kısa süre sonra Baykal da aynı sonla karşı karşıya kalacak. Bir de geçmişine bakmak istiyorum, bunu ciddi ciddi soruyorum, Deniz Baykal Türkiye veya Sol için bugüne kadar ne yaptı da CHP liderliğini hak etti? Bunu benim gibi asıl sorması gerekenler CHP’nin başta milletvekilleri ve teşkilatları. Verdikleri cevaba göre artık ne kadar doğru bir karar olduğunu da görürler herhalde.

Tabi bunun yanında “CHP’nin” büyük başarı elde ettiği yerler de var... İzmir’de Ahmet Piriştina, Şişli’de Mustafa Sarıgül, Muğla’da Osman Gürün, ve daha bir kaç küçük zafer. Mehmet Barlas’ın çok güzel bir sorusu var bu konuda: “Buralarda Deniz Baykal aday olsaydı acaba ne kadar oy alırdı?”

Partilerin değil de isimlerin kazandığı bir kaç yer daha var. Doğudakileri saymıyorum, çünkü aşiret vs. gibi faktörler var, ama tıpkı İzmir’de Ahmet Piriştina gibi, Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen ve Bartın’da Muhammet Rıza Yalçınkaya da partisinden bağımsız olarak isimleriyle seçim kazandılar.

Peki bütün bu örnekleri neden veriyorum? Çünkü bunlar 81’de 58’in yanında bir kaç istisna ne yazık ki. İlk başta söylediğim gibi, “Türk halkı yine bir çok yerde adaydan ziyade partiye oy verdi.”

Sanırım Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ve kurmaylarının adaylara karar verirken düşüncesi “kimi aday yapsak seçilir”di. Nitekim yanılmadılar da. Büyük ihtimalle hepsi çok ince elenip sık dokunarak verilmiş kararlardır. Ne kadar doğru ne kadar yanlış isimler, belki de göreceli şeyler, ve tartışılabilir. Bunu yapılacak hizmetlerle göreceğiz. Ama burada çok önemli bir konu, Türk halkının ne düşünerek adaylarına değil de AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a oy verdiği. Şehrine hizmet daha çabuk gelir diye oy veren 58 ilin halkı, bekleyin bakalım şimdi 58’den hangisine daha önce ve daha çok hizmet gelecek? 15 yıldır CHP mi iktidardı da Gaziantep’te, 5 yıldır Şişli’de ve İzmir’de hizmet vardı, ya da iktidar partilerinin başkanları mıydı Konya’da, Kayseri’de borçsuz ve kasasında parayla belediyelerini devredenler. Bunun daha bir çok örneğini göremeyen Türk halkı, iktidar partisinin hizmet getireceği düşüncesiyle oy verdi. Şimdi görelim, 58’in hangisi?

Bu söylediklerimden sakın hükümeti eleştirdiğim anlamı çıkmasın, çünkü 1,5 yıldır görülüyor ki çok başarılı işlere imza atılıyor. Ama bu yerel yönetimleri de hükümetin ve Tayyip Erdoğan’ın yöneteceği anlamına gelmez. Zaten çıkacak olan yerel yönetimler yasası da bunu amaçlıyor bir nevi. Asıl iş belediye başkanında, ve yerel anlamda gücü de arttırılıyor. Şunun farkına varmalıyız ki, hükümetler uluslararası ve ulusal konularla ilgilenirler. Yerel konular belediye başkanlarının işidir. Nasıl ki belediyelerin bireysel konularla ilgilenmek yerine yerel konularla ilgilenmesi gerekiyorsa, hükümetlerin de ulusal politikaları ve hizmetleri yerellerin öncesindedir.

Seçim öncesi çok akıllıca bir hamleyle, kabinenin en sempatik bakanı aracılığıyla “AKP’li ve AKP’li olmayan belediyeler” diye ikiye ayrıldı belediyeler, şimdi de her yerde bütün belediyelere eşit olacağını söylüyor Sayın Başbakanımız, seçimi kazandıktan sonra... Tabi ki öyle olacak, bütün şehirlere hizmet gidecek, çünkü AKP geleceğe yatırım yapıyor. Hizmetin gitmediği şehirlerde şansının azalacağının farkındadır.

Burada bir de AKP’nin aslında farklı amaçlar güttüğünü düşünenlere ve AKP’yi bir tehlike gibi görenlere hatırlatmak istediklerim var. Türkiye’ye kimine göre zarar vermiş olsa da bir çok hizmeti bulunan Turgut Özal da Milli Görüş tabanından, hem de bir dönem milletvekili adayı olacak kadar içinden geliyor. Ama Türkiye’ye hizmet etmedi mi? Ayrıca hizmetin Milli Görüş’ü, muhafazakarı, sağı, solu, yeşili, mavisi olmaz. İkincisi, AKP kadrolarının her kademesinde o kadar çok DYP, ANAP ve diğer sağ parti kökenli isim var ki, artık AKP istese de Milli Görüş tabanına dönemez. Ayrıca en son seçimde de her seçimde olduğu gibi Milli Görüş’ün kemik oylarının oranını gördük: %5. Bir kaç seçim dışında bu yıllardır aynı oranda. Yani demek ki AKP oyları öyle Milli Görüş tabanından falan değil, tüm Türk halkından geliyor. Sokakta gördüğümüz her 3 seçmenden biri AKP’ye oy verdi.

Aynı oran Tekirdağ için de geçerli. Herkes için sürpriz gibi gözükebilir ama ben şahsen hiç şaşırmadım bu sonuca. Çünkü Türk halkı güçlüden yana olmayı seviyor. Eminim ki gönlünde başka adaylar yatmasına rağmen “nasıl olsa seçilemez” diye oyunu AKP’ye veren bir sürü seçmen vardır.

Yeni Belediye Başkanımız Ahmet Aygün’ü kutluyor ve Tekirdağ için hayırlı olmasını diliyorum. Ancak dikkatimi çeken, belki de benim kaçırdığım bir konu oldu. Ben haftanın 4 günü İstanbul’da, 3 günü Tekirdağ’dayım. Son bir ayda Tekirdağ’da bulunduğum Cuma – Pazar arası bir kez bile Ahmet Aygün’ü görmedim. Yalnızca gezen bir minibüste kayıtlı bir banttan sesini duydum.

Dediğim gibi, belki de ben kaçırmışımdır. Benim gördüğüm kadarıyla, AKP rüzgarıyla, diğer adaylar kadar efor sarfetmeden ve aslında buna gerek de kalmadan seçimi kazandı Ahmet Aygün. Oyların büyük kısmının Ahmet Aygün’e değil AKP’ye verildiği kanaatindeyim. Bunlar aslında aşırı cesurca yazılmış satırlar farkındayım, çünkü ortada her şeye karşın “seçilmiş” bir belediye başkanı var, ama merak ediyorum, bütün adaylar bağımsız girse kim kazanırdı seçimi? Aslında biliyorum ki bir çok kişinin kendi arasında konuştuğu bir konu bu AKP mi adayı mı seçimi kazandı sorusu. Umarım, ve önemli olan da bu bence, yeni belediye başkanımız Ahmet Aygün o kadar çok hizmet eder ki Tekirdağ’a, ben ve benim gibi düşünenler bir dahaki seçime hangi partiden olursa olsun kazanacağı görüşüne sahip oluruz. Yeter ki Tekirdağ’a bugüne kadar getirilmeyen hizmetler getirilsin.

Gelelim diğer partilerin aday seçimlerine. DYP uzun zamandır ilk defa vefa göstererek partinin kurucularından birini dışarıdan gelenlere tercih etti. Tabi burada bir çok kişi Osman Tabak’ın DYP’den aday olsaydı daha büyük şansı olacağı görüşünü hala taşıyor olabilir ama Osman Tabak da vatandaşını bırakıp milletvekilliği macerasına atılmanın cezasını çekiyor şimdi.

Bir başka cezalandırılan da CHP. Partinin eskilerinden ve ağır toplarından Güneş Gürseler’in adaylığına izin verilseydi acaba bugün Tekirdağ Belediye Başkanlığı koltuğunda kim oturuyor olurdu. Karar verme aşamasında söz sahibi bazı kişilerle olan samimiyetime dayanarak soruyorum; adaylar belirlenirken Güneş Gürseler’i daha da güçlenir korkusuyla istemeyenler şimdi doğru karar verdiklerini mi düşünüyorlar acaba, deydi mi Güneş Gürseler’i harcamaya çalıştığınıza?

Buradan benim Güneş Gürseler’i desteklediğim ya da İlhami Özcan Aygun’a karşı olduğum görüşü çıkmasın, ben halkın konuştuklarına ve duyduklarıma dayanarak yazıyorum bunları. Benim yanlış duyduğumu söyleyebilirsiniz ama ortada bir gerçek var, o da CHP’nin seçimi kaybettiği. Hem de Tekirdağ’da solda başka hiç bir parti varlık gösteremezken.

Hangi partinin ne kadar doğru aday seçtiği, doğru isimlerin doğru partilerde olup olmadığı, kimin daha güçlü isim olduğu, bunların hepsi boş tartışmalar aslında artık. Tekirdağ’da “Ak Parti” seçimi kazandı, karşısındaki onca “ünlü” isme rağmen. Siyasette yine kazanan doğru zamanda doğru adımları atan, doğru hamleleri yapanlar oldu. Yanlış zamanda yanlış isim seçimi yapanlar da cezasını çekti yine. Umarım seçim sonucunda asıl kazanan Tekirdağ olur, cezalandırılmaz.

Ahmet Aygün’ü tekrar kutluyorum ve başarılar diliyorum. Umarım Tekirdağ için en hayırlısı olur ve Tekirdağ daha büyük hizmetler görür.