10 Ekim 2010

132 - Çare(Siz) SARIGÜL!

“Çare SARIGÜL”! Belki de Türk Siyasi Tarihi’nin en güzel “Gerilla Pazarlama” faaliyeti ile beyinlerimize kazınmıştı… Ama ne olduysa oldu, SARIGÜL ona gönül ve daha birçok şey verenleri sattı, yarı yolda bıraktı, çare olamadı…

İşin diğer tüm taraflarından önce, onunla yola çıkanların yerine kendimi koyup bakmak istiyorum… Çok yakından tanıdığım kişilerin de yerine koyarak kendimi…

Aylarca SARIGÜL de, onun adına şehirlerde örgütlenenler de, karış karış her yeri gezdiler, mitingler yaptılar, 2011’in Başbakan’ının Mustafa SARIGÜL olacağını anlatmaya çalıştılar…

Kendilerine o kadar güvendiler ki, mitinglerine milyonlar katılmış, üyelerinin sayısı AKP’yi de CHP’yi de geçmişti… Onlara göre…

Gümbür gümbür geliyoruz dediler, SARIGÜL’e de inandılar, onun Başbakan olacağına da, 2011’de kendilerinin “iktidar” olacağına da…

En önemlilerinden biri de, bu uğurda para da harcadılar, vakit de… Ve sonunda, para ve vakitlerini kaybetmeleri yanında, kolay kolay kazanılamayacak olan “siyasi itibar”larını da kaybettiler…

Neden? SARIGÜL vazgeçti diye… Tek başına karar verip, vazgeçti diye…

Daha 3 gün önce, İl Başkanları Toplantısı yaparak, partinin açılacağı tarihi veren ve vazgeçmediklerini söyleyen SARIGÜL, bir anda bir şey oldu ve vazgeçti…

Her zaman söylüyordum, hala da söylüyorum, bana göre hiç “samimi” olmayan SARIGÜL, Türkiye’nin “lideri” olmaya talip olacak bir “ahlak”a sahip değildi…

Boyalı saçlarına, yapılı dişlerine, solaryumlu cildine bakmadan “halkçı” söylemler söylerken daha bunu söylüyordum…

Şimdi gerçekten üzülüyorum ona inanıp onunla siyaset yapmak için yola çıkan ve hem paralarını hem zamanlarını hem siyasi itibarlarını kaybeden SARIGÜLcü arkadaşlarıma, büyüklerime…

Bu üzülme, acıma falan değil, yanlış anlaşılmamalı da, gerçekten empati yapıp kendimi onların yerine koyuyorum, çok üzülüyorum…

Gerçekten gücünü onlardan alıyor olsaydı, SARIGÜL vazgeçmezdi… Bu yola çıkarken onlara “sorar gibi” yaptı, vazgeçerken hiç kimseye sormadı…

Demek ki SARIGÜL gücünü ona inananlardan ve onunla bu yola baş koyanlardan almıyordu…

Gücünü verenler, “hop!” dediler… “Sen biraz dur bakalım… Senin durma zamanın geldi…” O da süt dökmüş kedi gibi “abi”lerini dinledi…

Böyle bir adamdan da medet umdu bir kısım… Bunu da bile bile belki…

Şimdi ne olacak peki? Onunla bu yola baş koyanların bir kısmı hemen AKP’ye falan geçiverdiler… Bazıları da CHP’ye geçti… “Hizmet aşkı”yla yanıp tutuştuklarından…

Ama birçok kişi de ortada kaldı… Onlar uzun süre siyaset yapamayacaklar… Ama SARIGÜL yapacak…

KILIÇDAROĞLU ile pazarlık yapacak… Milletvekili olup meclise girmek isteyecek belki… Ama daha da kesin olanı… Sırasını bekleyecek… Halk KILIÇDAROĞLU’nda bi şey olmayacağını anlayacak, bir kısım dönecek BAYKAL’a “kurtar bizi!” diyecek, bir kısım da dönecek SARIGÜL’e “kurtar bizi!” diyecek…

SARIGÜL de işte bu günleri bekleyecek… Ama “o gün” geldiğinde “hala” ona inanan birileri kalacak mı, iade – i itibar yapılacak mı, yoksa Türk Milleti yine unutacak mı bugün yaşadıklarını…? Bilmiyoruz…

Ama şu kesin ki, UZAN gibi SARIGÜL de bir saman alevi gibi yandı ve söndüler… AKP’ye alternatif de olamadılar, “çare” de olamadılar, muhalefet de olamadılar…

Geriye onlara inanan ve bugün ortada kalıp siyaset hayatlarını bitirmiş insanlar kaldı…

NUR ERDEM ÖZEREN

10.10.2010