14 Haziran 2007

28 - Nedir Bir Milletvekili’nde Aradığımız Özellik(ler)?

22 Temmuz yaklaşıyor.. Ama seçime 40 günden az bir süre kalmasına rağmen, adayların yaptığı hiç bir şey yok henüz.. Peki ne beklemeliyiz milletvekilinden? Nasıl olmalı “milletimin” “vekili”?

Önce bir millettvekilinin “olması gereken” temel görevinden başlayalım değerlendirme yapmaya.. “Türk toplumu” için, “vatandaş”ı için bir şeyler yapmak.. Peki tek merci “milletvekilliği” midir bunun için? Tabiki hayır.. O zaman geçmişine bakmak lazım.. Bu insan, “milletin vekili” olmayı hak edecek ne yapmış “millet” için, bu “toplum” için?

Salt “bireysel” başarıları olan kişilerin milletvekili adayı olmasının çok da doğru olmadığı kanaatindeyim.. Önemli olan “bireysel” başarılar elde etmek değildir ki milletvekilliğinde.. Önemli olan “millet”e hizmet ve onu “temsil edebilmek”tir..

Geçmişi bir kurumda başarılarla dolu, “kendini” geliştirmiş bir adamın ne faydası olur “millet”e? Yoksa daha ziyade “kendi” başarılarına bir yenisini eklemek mi olur o zaman hedefi?

Ya da, o güne kadar esnaflık yapmış, işadamlığı yapmış, sadece “kendi” refah seviyesini her geçen gün daha da iyiye getirmek için çaba sarf etmiş, ama “çevresi” ve “toplum” için hiç bir şey yapmamış biri, milletvekili olunca ne olur temel hedefi? Kendi refah seviyesini, daha da, daha da, daha da arttırmaya çalışmak.. Adamın o güne kadar tek derdi bu olmuş, şimdi neden düşünmeye başlasın ki “millet”ini?

O güne kadar toplum için hiç bir şey yapmamış adama bir anda bir ses der ki, “gel şimdi toplum için çalışmaya başla!”.. Olabilir mi? “O güne kadar aklın neredeydi? Kendin için bir şeyler yaparken “toplum” için, “millet”in için neden bir şey yapmadın?” diye sorarlar adama..

Aslında sormazlar.. Sormuyorlar işte.. Sormuyoruz.. Siyasetin “kendi”ne değil, “halka” hizmet etmek olduğu temelini unutup, ne hesap sorarız adaylardan, ne de “neden aday oldun milletvekilliğine?” sorusuna “sizler için bir şeyler yapmak istiyorum” diye cevap verenlere “bugüne kadar “bizim için” ne yaptın?” diyemeyiz bir türlü..

Ya da seçimlere 3 ay kalaya kadar siyasetle hiç ilgilenmemiş birini, “adı kirlenmemiş” diye milletvekili adayı yapıveririz hemen.. Yıllarca siyasi partilerde görevler yapmış, “millet”e hizmet etmeye çalışmış insanları unuturuz bir anda “yeni”ler uğruna.. Sonra da kızarız “küskün” oldular diye..

Bir de son moda, transferler gelip oturur üst sıralara.. Toplumda “dönek” olduğu için dışlanması gerekenler, en üst sıralara taşınıverir hemen..

AKP’den DP’ye, DP’den MHP’ye, MHP’den GP’ye transferleri anlarım.. CHP’den ÖDP’ye, ÖDP’den İP’ye, İP’den DSP’ye transferleri de.. Ama ANAP’tan DP’den CHP’ye, CHP’den AKP’ye transferleri anlamam mümkün değil.. “Sağ” – “sol” kalmamış olabilir.. Ama sosyalizm ve liberalizm hala yerinde duruyor.. Farklı devlet politikaları hala yerinde duruyor..

Yıllarca küfür ettiğin, kavgalar ettiğin insanlarla aynı yerde siyaset yapmayı, “milletime hizmet için en doğru yer burası” diye açıklamak hiç mantıklı gelmiyor bana.. Çünkü herkes “diğer partiye” giderken aynı şeyi söylüyor.. Onun yerine bunu “bizim oralarda bana listelerde iyi yer vermediler, burası bana daha üst sıraları vaad etti” diye tercüme etmeli bence..

Politikayı “kendi için” daha fazla ne yapabileceğini düşünen değil, “millet”i için daha fazla ne yapabileceğini düşünen insanların yeri haline getirmeliyiz.. Böyle değerlendirmeliyiz “millet” “vekili” adaylarını.. O güne kadar “millet” için hiç bir şey yapmamış bir insanı bizim “vekil”imiz olarak göndermemeliyiz meclise.. Oranın kutsallığını bozup, oyumuzu “parayla” satmamalıyız..

Siyaset “halka” hizmettir, “kendi”ne değil.. “Millet”in vekili, “toplum adamı” olmalı herşeyden önce.. “Bireysel” başarıları olanları değil, “millet” için bir şeyler yapanları göndermeliyiz ki meclise, “temiz”lensin siyaset.. Ancak o zaman “kendi”ni değil sadece “millet”ini temsil eden insanlar, sadece “millet”e hizmet edilecek yer olduğunu hatırlatırlar bize “Büyük” “Millet” “Meclisi”nin..

NUR ERDEM ÖZEREN
14.06.2007

Hiç yorum yok: