18 Mart 2007

13 - Tarafsız Olmak Var Olmamak Demektir...

Türkiye’de her geçen yıl artan bir sıkıntı var... İnsanlar siyasete ilgisiz... Oy kullanmıyorlar...

Geçen yazımda seçim sonuçları ile ilgili görüşlerimi yazdım... Ve en sonuna da ekledim... “Bir de oy kullanmayanlar var...”

2002’de 41,5 milyon seçmenin 32,5 milyonu oy kullandı... 9 milyon seçmen oy kullanmadı... AKP 11 milyon oy aldı... Bu 9 milyon oy kullansaydı neler olurdu acaba..?

Baraj altında kalan Doğru Yol Partisi sadece 150.000 oy daha alsaydı meclise girecekti... MHP 500.000, Genç Parti 850.000 oy daha alsaydı mecliste olacaktı...

Onlar meclise girselerdi bugün tablo çok daha farklı olurdu... İyi mi olurdu, kötü mü olurdu, onu tartışmıyorum... Ama böyle olmazdı...

Bu rakamlar çok şey anlatıyor... Kullanılan her “oy”un ülke geleceğini ne kadar değiştirdiğini gösteriyor... Bırakın baraja biraz daha uzak kalan diğer iki partiyi, DYP’ye bakalım... Şu anda partinin “Genel Başkanı” olan Mehmet AĞAR bağımsız değil de DYP’den girseydi, DYP şimdi mecliste olabilirdi... Aldığı oy 50.000.. Bir iki şehirden daha farklı adaylarla yüksek oylar alınsaydı, 150.000 oy alınabilirdi... Ama o zaman Mehmet AĞAR “Genel Başkan” olur muydu, yoksa şimdikinden daha mı güçlü olurdu, bilemeyiz...

Cumhuriyetin ilk yıllarında % 90’larda olan oy kullanma oranı, 60 ihtilalinden itibaren düşmeye başlamış, ve % 60’lara kadar gelmiş...

80 İhtilali ise tam ters etki yaratmış, 80’den sonraki seçimlerde % 85 – 90’lara gelmiş oy kullanma oranı... Son seçimde yine 78’lere düşmüş...

Bu seçimde de çok farklı olmayacağını düşünüyorum... Hatta daha da düşeceğini... Ne yazık ki... Çünkü bu seçimde 45 milyona yaklaşan seçmen sayısının 12 – 13 milyonu 18 – 25 yaş arası gençler... Ve onlar o kadar apolitik yetiştiler ki, ve o kadar umurlarında bile değil ki siyaset ve ülke yönetimi, onlar oy falan kullanmayacak... Bunun önemini falan bilmiyorlar... Kimse öğretmemiş... 80 ihtilali ile siyaset ve siyasetçi “öcü” ilan edilmiş...

Onların derdi “bireysel”... “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyorlar... Oysa o yılan bin yıl yaşarsa herkese dokunuyor... Ne zamanki onlara dokunuyor, o zaman ilgileniyorlar sorunlarla... Ama o zaman iş işten geçmiş oluyor...

Gençlerin nasıl tekrar siyasetle ilgilendirilebileceğine dair görüşlerime, eğitim sistemi için değişiklik öneri ve fikirlerimin olduğu yazımda değineceğim...

Bir tek onlar böyle değil ki... Hepimiz eleştiriyoruz siyasetçileri... Onlar hep “tü kaka”... Bütün hepsi hırsız, şerefsiz, namussuz... Hiç bir genç kız fahişe olmak ister mi? Peki siz bu kadar kirlenmiş bir kurumda yer almak ister misiniz?

Bence farkı yok yaptığımız konulandırmanın... Hepimiz o kadar acımasızca eleştirip yıprattık ki “Siyaset Kurumu”nu, şimdi kimse siyasetçi olmak istemiyor.. Partiler aday bulma sıkıntısı çekiyor... İş dünyası ise bir sürü kalifiye ve işini çok iyi yapan üst düzey yöneticilerle dolu...

Ama unuttuğumuz, ve gençlere de unutturup anlatmadığımız bir şey var... Burası Türkiye “Cumhuriyeti”... Ve demokrasi ile yönetiliyor... Ve “Demokrasi” rejiminin olduğu yerlerde ülkeyi “siyasetçiler” yönetir...

O yüzden... Kirletmek yerine... Övülecek insanları siyasete itelim... Ülke yönetiminin önemini kavrayalım, kavratalım, “ehil” insanların siyasete girmesini destekleyelim, hepimiz ilgilenelim ve hatta mümkünse aktif siyasete girelim...

Sadece uzaktan eleştirerek, hele ki çözüm önerisi getiren yapıcı eleştiriler yerine fütursuzca sırf “çamur at izi kalsın” mantığıyla yıkıcı eleştiriler yaparak hiç bir yere varamayız... Ülkeyi ileri falan götüremeyiz... Çok biliyorsak girip kendimiz yapmalıyız...

NUR ERDEM ÖZEREN
18.03.2007

Hiç yorum yok: