13 Temmuz 2007

30 - Muhalefetsizlik...

Seçim yaklaştı.. AKP yine birinci parti gibi görünüyor anketlerde.. Neden peki? Bunu kendine sorması gerekip de sormayanlar için, ben değerlendirme yapmak istiyorum..

Normalde iktidar olan partilerin yıpranması, oy kaybetmesi gerekirken; onca spekülasyona, tartışmalı olaylara rağmen ve toplumun “tamamının” “muhteşem” icraatlar yaptığı konusunda hemfikir olmamasına rağmen, (ki ancak bu durumda oyunu koruyabiliyor veya artırabiliyor olmalı) AKP oy kaybetmiyor, hatta geçen seçimden daha çok oy alması ihtimali bile konuşuluyor.. Neden?

Tek bir cevabı var bunun : “ALTERNATİFSİZLİKTEN”!!!

Bu, hem meclis içi hem meclis dışı muhalefetin ayıbıdır.. Değil öyle şapkalarını, herşeylerini önlerine alıp, haftalarca düşünmeleri gereken bir konudur... Ama nafile.. Yıllardır kılını kıpırdatmayanlar, seçime doğru durumun vehametini anlayıp bazı hareketler yapmaya çalışıyorlar..

Bir tek Cem UZAN oy kazanıyor.. “Tek Başına” olmasına rağmen.. Bir ikinci adam, Emin ŞİRİN dışında kimse yok, onun da yüzünü görse kaç kişi tanır bilinmez..

Peki neden oy kazanıyor? Yıllardır, “alternatif çözüm önerileri getiren” tek parti olduğu için.. Belki herkes biliyordu uçuk şeyler olduğunu demek istiyorum, ama Cem UZAN’ın geçen seçim söylediklerinin bir kısmını AKP gerçekleştirdi, bu seçimde söyledikleri de diğer partiler tarafından hemen sahiplenildi..
Siyasi partilerimizin yaratıcılığına bakın.. Mazot, işsize maaş ve ÖSS üzerine siyaset yapıyorlar..

Cem UZAN’dan başka kimse, hiç bir konuda, “biz bu icraatı eleştiriyoruz ama, biz olsaydık böyle yapardık” demiyor.. Diyemiyorlar.. İktidar olsalar ne yapacakları belli değil.. Hazır değiller..

Bu demek değil ki Cem UZAN olsa süper yapar.. Bir kere tek başına.. Kurmaylarını sayalım beraber.. Kaç isim çıkar?

Ama bu sadece onun handikapı da değil.. Hiç bir muhalefet partisinin “kadrosu” yok.. Ben Türkiye’de siyasetin “sadece” “liderler” üzerinden döndüğüne inanmıyorum.. Bu “bir yere kadar” etkili... En fazla % 7 = GP. Asıl güçlü olan partilere bakın, “kadrosu” olan, ve “liderleri” bu “kadroları” ellerinde tutup yönetebildiği için “güçlü”ler.. AKP’nin de en büyük gücü buradan geliyor..

Sokakta kime sorsanız, AKP’den en az 10 kişi sayar size.. Peki CHP’den 5 kişi sayın.. DP’den.. MHP’den.. Kaç isim söyleyebilir “sokaktaki adam?”

O zaman şu geliyor hemen akla, “e tabi onlar iktidar, Bakanlar Kurulu, sürekli göz önünde, muhalefetin öyle bir şansı yok”.. Peki o zaman şunu soralım.. 15 – 20 yıl öncesine gidin, SHP’den, DYP’den, ANAP’tan, Refah’tan 10’ar isim sayın bana.. Herkes sayabilir mi? Demek ki bu partiler, güçlü “kadro”lar oluşturup, “muhalefette iken bile” güçlerini göstermişler.. Hatırlayın, muhalefetin Bakanlar Kurulu’nu bilirdik o zamanlar.. İktidar olsalar, “kimlerle”, hangi konularda “ne yapacakları” belliydi.. Siyaset “o zaman” zevkliydi..

Şimdi teşekkürler AKP’ye.. Sırf “AKP olmasın diye” bile olsa, Türk insanı siyaseti hatırladı.. Siyaset “konuşmaya” başladı “yine”.. Sayesinde siyasete küsen insanlar sokaklara atıldı.. “Duyarlı” hale gelip “tepki vermeye” başladı.. Alternatif çözümler üretip, “bağımsız”ları arttırdı.. “Güçsüz” partiler “transferlerle” ve “birleşmelerle” güçlenmeye başladı.. “İcraat” üretmeye, “fikir” üretmeye başladı..

Ama yine de Türkiye “hala” seçim havasına giremedi.. Zevksiz, tatsız tuzsuz bir “seçim propaganda dönemi” geçiriyoruz.. Acaba sadece 2 – 3 parti üzerinden gittiğinden midir nedir?

NUR ERDEM ÖZEREN
13.07.2007

Hiç yorum yok: