5 Haziran 2008

58 - Koltuk… Makam… Güç…

Lider olsun olmasın... Bir makamda olanlar, bir koltukta oturanlar, ikiye ayrılırlar... Koltuğa gücünü verenler... Koltuktan güç alanlar...

Bunu toplumun çeşitli kesimlerindeki yöneticiler için düşünebiliriz... Siyasetçiler... İşadamları... Profesyonel yöneticiler... Kamu kurumlarındaki yöneticiler... Spor kulüplerindeki yöneticiler...

Koltuktan güç alanların gücü geçicidir... Koltuktan kalktıkları anda, makamları ellerinden gittiği anda, bir anda bir boşluğa düşerler... Kimse eski saygıyı göstermez olur... Kimse sözlerini dinlemez olur...

Zaten bu kişilere gösterilen saygı, itaat, söz dinleme gibi verilen destekler bu kişiye değil, onun makamına gösterilir... Bu destekleri veren kişiler de o makamda kim olsa aynı desteği vereceklerdir...

Yeni atıldıkları hayatta, eski itaatkarları olmayacağından, önemli bir sorundur onlar için bu... Zaten bu yüzden de ne o makamdan ne de koltuktan vazgeçebilirler...

Kendiyle hesaplaşmaya başlar, makam sonrası hayata hazırlık yaparlar... Kaygıları onları saldırgan yapar...

Oysa koltuğa güç verenler bizzat kendileri birer “güç”türler... Onların gücü koltuktan gelmez... Onların kişiliğine, insanlığına, adamlığına saygı gösterilir...

Onların yaptıkları şeyler takdir edilir, bulunduğu makamı ne kadar yücelttiği konuşulur... Her gün yeni bir şey katarak makamlarına, makamlarının gücünü daha da arttırırlar...

Bilirler ki, makamlarına verdikleri güç onları da güçlendirir... Bilirler ki, makamları büyüdükçe onlar da büyür... Ama makamı büyüten onlar olmazsa, saygı gösterilen yine sadece makam olur...

Onlara saygı gösterenler severler de aynı zamanda... Arkalarından konuşulmaz... Birlikte çalıştıkları kişiler her zaman destek olur...

Çünkü onlar çalışanlarına da, iş arkadaşlarına da saygı gösterir... Onların fikir ve önerilerine de... “Herşeyi ben bilirim” demezler...

Onlar tek başlarına karar alıp altına arkadaşlarına imza attırmazlar... Kararları birlikte alırlar... Onlar da altına imza atarlar herkesle birlikte...

Güçlerini birlikte çalıştıklarından ve yaptıkları işlerden alırlar, makamlarına, koltuklarına verirler…

Koltuk önemli değildir onlar için… Makam umurlarında değildir… İsimlerinin yanına yazacak başka makam bulmakta zorlanmazlar…

Zaten onların isimlerinin yanına makam ismi değildir aslında yazılan, o makamın yanına yazılan onların ismidir… Onların isimleri makamdan büyüktür… İsimleri yeter… Makama ihtiyaç duymazlar…

İsimleri “Onursal” olur… Onur duyulacak işler yapıp güçlendirdikleri makam bırakmaz onları, yanına “onursal” koyup devam eder hayatına…

Hiçbir sıfata sahip olmasa da kendine de her sözüne de saygı gösterilen, sözü geçen, önemli ve değerli birer insan olarak devam ederler yaşamlarına…

İlk başta saydığım alanlardan aklıma gelen isimleri yazmak gerek şimdi bir de… Kim makamdan almıştır gücünü… Kim makama gücünü vermiştir… Bakmak lazım… Düşünmek lazım…

Süleyman DEMİREL… Erdal İNÖNÜ… Hüsamettin ÖZKAN… Adnan Kahveci… Hikmet ÇETİN… İsmet SEZGİN… Tansu ÇİLLER… Mesut YILMAZ… Vehbi KOÇ… Sakıp SABANCI… Kadir HAS… Ali ŞEN… Aziz YILDIRIM… Süleyman SEBA… Faruk SÜREN… Sefa SİRMEN… Celal DOĞAN… Gaffar OKKAN… Recep YAZICIOĞLU…

Makamınıza güç veren karakterde olmanız dileğiyle…

NUR ERDEM ÖZEREN
05.06.2008

2 yorum:

canturk dedi ki...

okuyup ders çıkarması gerekenlerin bir an önce okuması dileğiyle :)

Nur Erdem Özeren dedi ki...

sağol kardeşim...
haftaya gazetede yayınlanacak... :)