31 Mayıs 2008

57 - Bağımsız mı Tarafsız mı?

Emre AKÖZ, birkaç hafta önce Haşim KILIÇ’ın konuşması üzerine bir yazı yazdı… Hâkimler, yargıçlar, savcılar, bağımsız mı olmalıydı, tarafsız mı?

Ben yıllardır Tekirdağ Anadolu Lisesi Mezunları Derneği Başkanı’yım… Dolayısıyla bağımsız değilim aslında… Ama yıllardır her türlü yaptığım etkinlikte ilde bulunan tüm dersanelere eşit mesafede bir duruş sergileyerek tarafsızım…

Etik olan, olması gereken, bu tip kurumların “tarafsız” olmasıdır… Bir kurumun “güvenilir” olması için en önemli göstergesi “tarafsız” olmasıdır… “Bağımsız” olması değildir… “Bağımsız” olmayıp “tarafsız” olan kurumlar da vardır ve onların kararları toplumdan destek görebilir… Bu demek değil ki yargı bağımsız olmasın, ama öncelik yargının tarafsız olması olmalıdır…

Herkes ama herkes yargı önünde eşit ve yargılanabilir olmalı… Ama yargılayanların da Ordu gibi “taraf” olmasını ve taraf olduğunu göstermesini doğru bulmuyorum… Hep aynı bahane ve sebep öne sürülüyor… Cumhuriyet… Demokratik – laik sosyal hukuk devleti…

Demokratikliğimiz, laikliğimiz, sosyalliğimiz ve hukuk devletliğimiz tartışılıyor yıllardır… Bu konuları aşmış durumda değiliz ki… Olmayan bir şeyin nesini koruyoruz? Çok mu demokratiğiz bu açıklamaların yapıldığı bir ülkede? Tam laik miyiz imamların devletten maaş aldığı ülkemde? Sosyal hukuk devleti müthiş mi işliyor “insan hakkı” adı altında “suçlu hakkı”nı savunan kanunlarla ve aylar süren davalarla?

Siyasete herkes müdahale ediyor… Önce ordu, şimdi yargı… E o zaman buyrun meydanlara… Herkes bildiği işi yapsa, herkes görevini yapsa, bunlara gerek kalmayacak aslında ama, herkes boşluk dolduruyor, “muhalefet boşluğu”…

Demokrasilerde yasama yasaları çıkarır, yürütme hükümet eder, yargı da denetler… Ordu da ülkeyi iç ve dış güçlere karşı savunur… Bizde ise ordu ve yargı kendi görevlerini bırakıp yasama ve yürütmeye müdahalede bulunmaya bayılıyor…

Siyaseti bilmeden siyaset yapıyorlar… Sonra da karşılarına aldıkları “siyaset ustası” AKP, siyasi manevralarla bunları kullanıyor… Adalet Bakanı’nın üslubu doğru değil belki ama siyaset halk için yapılıyor… Rektörler için, yargıçlar için, bürokratlar için değil… O yüzden, AKP de her hareketi ve açıklamasıyla halka oynuyor… Her konuda anında konumlandırmayı oturtuyor… Halkın desteğini arkasına daha da güçlü alıyor…

Ben bu açıklamayı AKP’nin yaptırdığını düşünüyorum… Ekonomik krizi konuşurken, sıkıntıları konuşurken, bir anda gündem kökten değişti… Bu hafta ise bambaşka konular konuşuluyor… Çok akıllıca bir manevra…

Gelelim açıklamanın içeriğine… İlginç çelişkilerle dolu yaklaşımına… Yasamayı yargıya müdahale etmek istemekle suçlayan yargı, yargıya bizzat kendi müdahale ediyor bu açıklamayla…

Bu açıklamayı yapanlar, kimliklerini de unutuyorlar, yargıyı temsil ettiklerini de… Anayasa’yı koruduğunu söyleyenler, 138. maddesine ters bir şekilde yargıyı etkileme suçunu bizzat kendileri işliyorlar…

Yasamayı yargıya karışmakla suçlarken, yargı olarak yasamaya karışmaya çalışıyorlar… Hem de bir siyasi parti bildirisiymişçesine 32 kişi aynı fikirde…

Hiçbir ülkesinde bildiri yayınlayan yargı organı olmayan AB’nin yorumlarına tepki gösteren yargı, Kanadoğlu’nun ya da Savaş’ın TV’lerde yorumlarına hiç tepki göstermiyor nedense…

Yıllarca MGK kararlarına konuşmaları gereken konularda susan Cumhuriyet savunucuları, mevcut anayasanın tüm yönetim erklerinin tek elde olduğu, sıkıyönetimle yönetilirken, muhalefetsiz, bağımsızlığın tarafsızlığın konu bile edilemeyeceği, darbe döneminde hazırlandığını unutuyor mu acaba? O zaman neredeydiniz sayın yargıç?

NUR ERDEM ÖZEREN
31.05.2008

Hiç yorum yok: