21 Mart 2009

91 - Yerel Seçim İzlenimleri – 1 – İsraf ve Fırsatçılar

Siyasete ilgisiz toplumumuzdan farklı olarak, ben bir aydır siyasetle, yerel seçimlerle yatıp kalkıyorum… O kadar çok şeyi şaşkınlıkla izliyorum ki…

Yerel seçimlerin ülke ekonomisini canlandıracağına olan inancım hala baki… Çünkü adaylar ve partiler, inanılmaz paralar harcıyorlar… Bayrakçıya, afişçiye, matbaaya… Bunlar görünenler… Bir de görünmeyen masraflar var…

Günlük masraflar var… Para ile el ilanı dağıtıp afiş asan fırsatçılar… Sabah – öğle akşam yemekleri yetmezmiş gibi, üstüne bir de harçlık isteyenler…

Seçim bürolarının önünden eksik olmayan “yardıma muhtaç”lar… Herkes başkanı arıyor… Para istiyor… Vermeyince de küfürler edip çıkıyor… Yıllarca “beslediklerin” yüzsüzlüklerini kat be kat arttırıp her gün yanlarında bir kişiyi daha getiriyorlar…

Bir de gazeteciler ve fotoğrafçılar – tasarımcılar gibi fırsatçılar var… “İşimizi yapıyoruz” klişesinin altına gizlemeye çalışarak kendilerini haklı çıkarmaya çalışan…

Normaldekinden kat be kat fazla paralara aynı hizmeti satan, parayla haber yapan, istedikleri parti öndeyken yayınladıkları anketi desteklemedikleri öne geçince kaldıran…

Utanmadan “bu dönem bizim hasat zamanımız” diyerek, para ile ilan vermeyenin haber niteliği taşıyan haberini bile yayınlamayacak kadar onurlu gazetecilik yapan…

Normalde haftada bir baskı yerine haftada 3’e 4’e çıkaran gazetelere değil lafım… Haber niteliği taşıyan her şeyi tarafsızca yayınlayan, para ile reklam vermeyen parti ve adaylarınkini bile…

Bu vesileyle, benim tüm yazılarımı, siyasi olanların birçoğunda onunla taban tabana farklı görüşte olmama rağmen, hiçbir sansür ve kontrolden geçirmeden yayınlama büyüklüğünü gösteren, bu dönemde de fırsatçılık yerine gazetecilik yapan ve haber niteliği taşıyan her şeyi yayınlayan 0282 Tekirdağ Gazetesi sahibi, gazetenin A’dan Z’ye her şeyini tek başına göğüsleyip çalışan Bedia İLERLER’e teşekkür ediyorum ve onu bu dönemde daha da çok takdir ettiğimi belirtmek istiyorum…

Bir de israf edilen paralar var bu dönemde… Gereksiz yere harcanan, hiçbir işe de yaramadığına inandığım…
Afişler, el ilanları, broşürler, büyük posterler… Bunların hepsi gerekli ve faydalı iletişim araçları… Ama bayraklar…

Kimseye faydası yok, tanıtım için işe yaramıyorlar, görüntü kirliliğinden başka bir işe yaramıyorlar… Zaten yarıştaki partilerin çoğunun rengi kırmızı – beyaz, bu da ayırt edilmelerini imkânsızlaştırıyor…

Kimse “aaa bu parti ne çok bayrak asmış, her yerde “sadece resimli ama mesajı falan olmayan” afişleri var, kesin kazanır, hadi ona oy verelim” demiyor… Ve o bayraklar, hiçbir şey anlatmadıkları gibi, seçimin ertesi günü çöp oluyorlar…

Bir de ses kirliliği var… Kimsenin dinlemediği, adaya özel olsun diye binlerce lira verilip yaptırılan; ki yine normalde öyle bir paraya yapılamayan; şarkılar çalınıyor sokaklarda, yollarda… Kimse “vay be, ne şarkı yapmışlar adamlar, dur bakıyım dinleyim acaba ne anlatıyor?” demiyor… Zaten hiçbir şey de anlatmıyor insanlara o şarkılar… Ses kirliliğinden öte bir şey değil…

Tüm bunlar… Bu israf edilen bayraklar, ses kirliliği yaratan cihazlı minibüsler, seçmene hiçbir şey ifade etmediği gibi, kimi zaman dalga geçilen, kimi zaman da sinirle küfür edilen şeylerden öte bir şey olmuyorlar…

Seçmenin oy verme sebepleri çok farklı… Seçmen davranışını anlayamayanların siyaset yaptığı bir ortamdayız… Ve onları anlayan tek parti uçmuş gidiyor… Buna “Dur!” demek için, önce yeni nesil siyaseti öğrenmek ve seçmeni tanımak gerekiyor… Eski devrin kapandığını kabul etmek…

NUR ERDEM ÖZEREN
21.03.2009

Hiç yorum yok: