12 Temmuz 2009

105 - ÖSS Birincisi, Hayat Sonuncusu…

ÖSS sonuçları açıklandı bugün… Dün de SBS birincileri… Sınav birincileri ile röportajlar yapılıyor… Haber bültenlerine konuk oluyorlar… Başarılarının “sırrı” soruluyor…

Bir tanesi öğretilmiş bir şekilde, “Fatih Fen Lisesi ve FEM Dershanesi’nin bana verdiği programı bire bir uyguladım sadece” diyor… Ama çocuk Şanlıurfalı… Ailesini tam “8 aydır” görmemiş… Soru 1 : Bu çocuğu kim getirdi Şanlıurfa’dan İstanbul’a? Soru 2 : Ne uğruna?

Soru 1’in cevabını zaten okul ve dershanenin aynı gruptan olması açıklıyor sanırım…

Sistemin işleyişinin güzelliğine bakar mısınız? Türkiye’nin her yerinden çocuklar toplanıp getiriliyor, ailelerini aylarca görmüyorlar, masrafsız okutuluyorlar, bir de dershaneye gönderiliyorlar, ücretsiz, sonra? Eğitime katkı… Beyni yıkanmış, boş bakan, tabiri tam caiz asosyal “inek” çocuklar yetiştiriliyor…

İşte size reklam… ÖSS birincisine soruyorlar çok mu çalıştın diye, o da “sadece programa uydum…” diyor… “…okulumun ve dershanemin hazırladığı”…

Sistemi çok yakın bir arkadaşımdan biliyorum… Beyni yıkanamayıp, sistemden alabileceği eğitim ve bilgiyi alıp teşekkür eden… Ama o kadar çok genç var ki bu şekilde yetiştirilen…

Peki soru 2? Ne uğruna bunca sıkıntı, stres? Aylarca ailelerden, spordan, sanattan, her türlü sosyal hayattan uzak durmanın amacı ne?

ÖSS’de derece yapmak mı? Sınavda “başarılı” olmak mı? “Sınavda”! Popüler bir meslek sahibi olmak mı? Adı duyulmuş bir üniversiteye ya da bölüme girmek mi?

Sınav birincilerini değerlendirelim önce yine… Ne önemli insanlar onlar şu anda… Çok ünlüler birkaç günlüğüne… Peki ya sonrası?

Bu şöhret, ihtişam, ilgi, birkaç gün sonra bitecek… “Gerçek hayat” başlayacak…

Geçen yılların sınav birincilerini tanıyan kimse var mı? Ya da en azından sınava girdiğiniz yılın birincisini hatırlıyor musunuz? Sınavda başarılı olmak ne işlerine yaradı? Hayatta da başarılı oldular mı? Biliyor musunuz?

Sadece birinciler için geçerli değil bu gerçekler… Sınav sonuçları açıklanınca ilgi hat safhada olur gençlere, çocuklara… Puanlardan, üniversitelerden, bölümlerden, mesleklerden bihaber amcalarımız teyzelerimiz annelerimiz babalarımız duyup hemen yorum yaparlar…

Bölümünüzün ya da okulunuzun adı duyulmuşsa, mesela “Endüstri Mühendisliği”, “vaaay, aferin!” diye tepki verirler… Ya da hiç bilinmeyen ama kulağa hoş gelen bir bölümse, mesela “Aktüerya”, “ooo, çok iyi!” derler…

Ya da mesela “Boğaziçi”ni kazanırsınız, ama bölüm ne size uygun, ne de sanıldığı gibi yüksek puanla alıyor, mesela “Felsefe” ya “Fen Bilgisi Öğretmenliği”, ama Boğaziçi ya, sanıyorlar ki muhteşem puanla harika bir yeri kazandın…

Değil öyle aylar yıllar, birkaç hafta sonra sorun o amcalara teyzelere annelere babalara, hiç biri sizin ne bölümünüzü ne de üniversitenizi hatırlamayacaklar…

Ya da bırakın büyükleri, arkadaşlarınız bile bölümlerinizi üniversitelerinizi hatırlamayacaklar birkaç yıl sonra…

Büyüklere soralım bakalım, kaçı birlikte çalıştıkları, vakit geçirdikleri insanların üniversitesini, bölümünü, mesleğini biliyor?

Bütün bu uğraş, harcanan yıllar, bir daha geri gelmeyecek 14 yaş, 18 yaş, çocukluk, gençlik, çevremizdekiler için iyi birer “öğrenci” olmak için… Kimsenin aslında umrunda bile olmayan kulağa hoş gelen üniversiteler, bölümler, meslekler için…

Hayat için hazırlanmalı… Gurur duyulacak bir “insan” olmak için… Düzgün bir birey olmak için… Sonra hayatta çuvallayan sınav birincilerine hayat ödül vermiyor…

NUR ERDEM ÖZEREN
12.07.2009

6 yorum:

Adsız dedi ki...

k bakma ama sacmalamıssın bizm hayt sartlarımız bu sınava baglı ve 1. ler her zman en iyi sirketlerde en iyi maaşlarla calısıorla birinicileri merak eder okur simdiki durmlarını felan hepsi cogu büyk sirketin bas koltugunda oturuor

Nur Erdem Özeren dedi ki...

Her kimsen, adını yazma cesaretinin olmayışı ve cümle bile kuramayışından yorumunu ciddiye almıyorum çok fazla...
İnsanların hayat şartlarının bu sınava bağlı olmadığını binlerce örnekle gösterebilirim...
Okul birincilerinin de en iyi şirketlerde en iyi maaşlarla çalışmadığını büyük şirketlerin baş koltuğunda oturmadığını çok iyi biliyorum... Sen kaçını nereden tanıyorsun biliyorsun bilmiyorum...

adımı yazmaya cesaretim yok... dedi ki...

söyledikleriniz oldukça anlamsız. haklı olduğunuz noktalar var, "inek" öğrenci olmama, sosyalliği elden bırakmama vs. ama bu ufak noktalar dışında söylediklerinize katılmak imkansız. siz de biliyosunuz ki fen lisesi ya da anadolu lisesine giden bir öğrencinin düz liseye giden bir öğrenciye göre fazlasıyla farkı var. kaldı ki zaten istatistikler de bunu söyler. düz liselerin çoğunda kazandırma oranı oldukça düşüktür.kazanamayan bu çocuklar ne yapıyorlar, çırak oluyorlar işçi oluyorlar, boş gezenin boş kalfası oluyorlar. peki niye. çünklü 14 lü yaşlar bi kere yaşanır.. 14 lü yaşlarını saçmasan derslere ayıramaz bu çocuk. eğer deseydiniz ki tamam çalışsınlar ama sosyal aktivitelere de gereken önemi versinler aynen katılırdım. ama sizde asla böyle bir ifade yok. herhalde sizin de geçmişiniz pek başarılı olmasa gerek. üstelik sizin inek diye nitelendirdiğiniz ve önce insan olmayı öğrensin dediğiniz çocuklar bu ülkeyi ileriye götürecek insanlardır.şimdiki başarılı doktorlar, yöneticiler , mimarlar... geçmişin "inek"leriydi! ve bu çocuklar düz liseli öğrencilere ya da üniversite kazanamayıp barda diskoda zaman yiyen ( hani 18 li yaşlar bi daha gelmez ya ) gençlere göre çok daha temiz, sosyal, ahlaklı kişilerdir. kusura bakmayın ama bu ülkenin başarılı, çalışkan insanlara ihtiyacı var. ve bu şartlar altında hiç kimse idealist olup çalışmayı önemseyen insanları küçümseyemez. eğer küçümsemişse geçmişte bu insanlarla bi alıp veremediği vardır muhtemelen. ya da bu ülkenin eğlenmesini bilen insanlara değil de çalışmasını bilen idealist insanlara ihtiyacının olduğunu kavramayacak kadar gelişememiştir. kırıcı olduysam kusura bakın lütfen, zaten kusurunuz görülmeyecek gibi değil!

Adsız dedi ki...

Sanırım komik olup dikkat çekmeye çalışıyorsunuz beyefendi.tebrik ederim çok güldüm doğrusu. sizin gibi halkı salak sananlarda ancak bir kahkahaya layıktır. bu yorumlarınızı birde öss 1.cileriyle paylaşın isterseniz. birde onların fikirlerini ilave ediverin yazınıza. aaa doğru tabi o zaman çok çelişkili bir yazı olur. cesaretiniz varsa bu yorumu yayınlayın.(not:yorum bölümüne bir isim yazma kutucuğu ilave etseydiniz sorun yaşamazdınız. ismim:seda yılmaz

Nur Erdem Özeren dedi ki...

Söylediklerimin oldukça anlamlı olduğunu biliyorum... Kimsin ve ne yüzle bunları yazabiliyorsun bilmiyorum, ama dediğin gibi, adını yazmaya cesareti olmayan birinin yorumu benim için çok önemli değil... Ama ben her insanı insan yerine koyduğum için cevap veriyorum sana da...
Ben biliyorum ki Fen ve Anadolu Lisesi'ne giden öğrencilerinin düz liseye gidenlerden farkı yok... Yani bunun lise ile ilgisi yok... Ben 11 yıldır 40.000'den fazla gerek Fen gerekse hem düz hem de meslek lisesi öğrencisine eğitim verdim, bire bir diyalog kurdum, yani biliyorum...
Kazandırma oranı diye kendinizi kandırdığınız oran hayatta kazandırma oranı mı? Değil... Üniversitenin bir insana hayat kazandırmadığını anlarsanız beni de anlarsınız zaten... Kazanamayan her çocuk çırak işçi falan olmuyor, lise mezunu yüzlerce hayatta başarılı olmuş insan tanıyorum, senin hayal edemeyeceğin paraları kazanıyorlar ve başarılılar, çok istersen seni tanıştırırım..
Asla öyle ifade yok diye yazdığın ifadeleri, hem bu yazıyı daha dikkatli okursan hem de diğer yazılarımı okursan görürsün.. Benim de geçmişim pek başarılı değil, haklısın, Türkiye'de ÖSS'de 1.500'üncü olarak Koç'ta okudum mesela, istersen Nur Erdem ÖZEREN yaz google'a, başarılı mıyım değil miyim gör... İstersen şirketim YOUcademy'nin web sitesine gir özgeçmişimi oku, belki utanırsın bunu söylediğine...
O inek dediğim çocuklar bu ülkeyi hiçbir yere götüremez, hayat derslerle gitmiyor... Sen kaç doktor mimar yönetici tanıyorsun? Geçmişte inek olanların bugün neler yaptığını ben çok iyi biliyorum...
Üniversitede okumayan her genci barda diskoda sanacak kadar da sığ bakıyorsun hayata..
Evet bu ülkenin başarılı insanlara ihtiyacı var, ben sana başarısız biri olarak yazdığım kitabı göndereyim adresini verirsen, okursan başarılı nasıl olunur görürsün, sen çalışkanlığı ineklikle karıştırmışsın, her çalışkanlığı da sınav sonucu ile ölçer olanlardansın... At gözlüklerinizi çıkarın...
Geçmişte ve gelecekte o dediğin inek insanlarla bi derdim olmadı, ben sadece hayatın dersten ibaret olmadığını biliyorum ve bunu söylüyorum...
Tekrar dediğim araştırmayı yapmanı öneriyorum, benim ne kadar geliştiğimi görmen için..

Nur Erdem Özeren dedi ki...

Seda, sen yorum yazarken kaçırmışsın, ad soyad yazma yeri var orada...
Valla burada komik olmaya çalışmıyorum, ama gençleri eğitimlerimde oldukça eğlendiriyorum, bildilendiriyorum, onlar da bu eğitimlerden memnun ayrılıyorlar...
Ben halkı salak sanmıyorum, emin ol bu halk için senden fazlasını yapıyorum...
bu yazıyı ÖSS 1.leri ile de paylaşacak cesaretim olmasa burada yazdıklarımı yayınlamazdım... Varsa tanıdığın tanışalım... Onların bulundukları konumları da görünce hiç çelişkili olmaz yazdıklarım, ben biliyorum, sen de öğrenirsin..