19 Aralık 2009

120 - Açılım… Kapanım…

Açıldık… Sonucunda parti kapanımı oldu… Sine-i millete gittiler… Şimdi geri geldiler… APO sağ olsun…

Geçen hafta kapanmadan sonra hemen yazmamıştım yorumlarımı… Biraz zamana bırakmak gerek diye düşünerek… Şimdi artık zamanı geldi… APO sayesinde…

Çok akıllıca planlanmış konuşmalar… “Bir canı kaybetmek partiden daha önemli…” Tribünlere oynamalar… Sonra bir bakmışsınız içinden gerçekler çıkıvermiş…

Böyle bir dönemde seçime gitmekten bizi “Sayın” ÖCALAN kurtardı… PKK lideri… Yeni Kürt görünümlü PKK partimiz BDP’nin gerçek Genel Başkanı…

Gözümüze soka soka haykırıyorlar… Biz Kürtlerin partisiyiz der gibi yapıp PKK’nın partisi olduklarını… Kapat kapat nereye kadar… Yenisi zaten hazır…

Yedinci parti… Kaçıncı vukuat… “Kapatmaya götüren 141 neden” başlıklı haber yapılıyor… 141.ye kadar neden bekleniyor?

Bunun başka bir cezası olmalı… Böyle bir hukuk düzeni olabilir mi inanamıyorum! Siz hukuki yollarla gerçek cezaları vermezseniz de, sokaktaki vatandaşın kendi eliyle verdiği cezaya söyleyecek sözünüz olmaz…

Bu kadar bariz şekilde “ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmak” hedefinde olan kişiler nasıl hala serbestçe gezerler?! Nasıl Türkiye’nin “Büyük Millet Meclisi”ne girerler?! Nasıl bu kadar resmileşebilirler?!

“Kürt Toplumu” kavramı yaratmaya çalışarak ülkeyi bölmeye çalışmaları bir yana, resmen PKK savunuculuğu yapan bir grup nasıl bu kadar rahat olabiliyor?

Ve bütün bunların yanında, AKP nasıl bu oyuna bu kadar göz yumabiliyor? Sebep belli de… Dile getirilemiyor…

“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ve anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.”

Ben şimdi sana “namussuz” veya “şerefsiz” dersem, suç mu işlerim, haklı mı olurum? Bu yemini edenlerin, yemine uymamalarının cezası nedir? Var mıdır? Ona da mı dokunulmaz yoksa?

Böyle kutsal bir görevi yapacaksın, sonra bu ülkeyi bölmeye çalışacaksın, sonra da hayatının sonuna kadar yedi sülalen bu devletten senin emekli maaşını alacak… Ne güzel!

Ben bu konuda bir büyüğümün sürekli kullandığı bir kelimedeki gibi “itidalli” olamıyorum… Kendimi bir şehit yerine koyuyorum… Ya da onun bir yakını yerine… Sonra bunu yapanlara kucak açamıyorum…

Demokratikleşme adı altında, özgürlük adı altında yapılanları kaldıramıyorum… Bunu yapanların “derhal” ve “layıkıyla” cezalandırılmasını istiyorum…

Tabi benim istemem yetmiyor da, yeteceği günleri sabırsızlıkla bekliyorum…

Tek çözümü hukuk bulsun, adam gibi cezalar versin diye bekliyoruz da, o da olamıyor…

Bu sorunu çözmenin, partileşerek olmayacağına inanıyorum… Yani “Kürt Meselesi” diye bir mesele varsa, herkes girip diğer tüm meselelerle birlikte herhangi bir partide savunsun hakkını… AKP’de hiç mi Kürt yok? CHP’de? Diğer partilerde? Girin istediğiniz partiye, diğer tüm ulusal meselelerle ilgili siyaset yaparken, bununla ilgili de yapın…

Sadece “Kürtlük” üzerine parti kurularak çözülmez bu sorun… Ama sen gidip Atatürk üzerine, Türklük üzerine, Müslümanlık üzerine parti kurarsan, adama da Kürtlük üzerine parti kurma hakkını verirsin…

NUR ERDEM ÖZEREN

19.12.2009

Hiç yorum yok: