11 Aralık 2010

134 - KILIÇDAROĞLU Balonu!

Evet tam olarak böyle düşünüyorum… Şişirilmiş bir balon olduğunu, ne muhalefet “lideri”, ne herhangi bir şeyin “lideri”, ne de Başbakan olma potansiyelinin kesinlikle olmadığını düşünüyorum KILIÇDAROĞLU’nda…

Klasik 2. Ecevit Dönemi gibi… Halk ve “Halk Partililer” 35 yıl boyunca İNÖNÜ’den sıkıldı, “Yeter artık senden bize hayır yok, bak senin yüzünden DP’ye de kaptırdık iktidarı” dedi, ve denize düştü, yılana sarıldı, hiçbir vasfı ve liderlik potansiyeli olmayan ECEVİT’e sarıldı…

Bugün de, halk ve “Halk Partililer” 18 yıl boyunca BAYKAL’dan sıkıldı, “Yeter artık senden bize hayır yok, bak senin yüzünden bir türlü iktidar bile düşünemez olduk” dedi, ve yine denize düştü, yılana sarıldı, hiçbir vasfı ve liderlik potansiyeli olmayan KILIÇDAROĞLU’na sarıldı…

Bu yazıyı ilk seçildiği gün de yazmak istiyordum, bu balonun sönmesini beklemeden yazmak isterdim, ama kısmet bugüneymiş… Yani aslında ben ilk çıktığı gün de böyle düşünüyordum..

Ama yine de bana bir şey öğretti… Diyordum ki eskiden, bir gün siyaset yaparsam, halkın karşısına geçip söylediğim yanlış bir şey olursa, özür dilerim…

Meğer ne kadar itibar kaybettiren bir şeymiş bu kadar çok özür dilemek… Özür dilemek büyüklük derler ya, KILIÇDAROĞLU çok büyük adam… Bir dediği bir dediğini tutmayan, ha bire özür dilemek zorunda kalan bir “lider” o…

Üstüne üstlük, genelde de özrü kabahatinden büyük olup, eline yüzüne bulaştıran biri o… Süper lider… Ama oy kullanamayan…

Çalışma arkadaşlarını da o kadar iyi seçiyor ki, onlar da ona bu konuda yardım edemiyor… Şaka gibi… Aslında çalışma arkadaşlarına bakınca, öyle çok da büyük bir devrim yapmadığını anlıyorsunuz zaten…

Önder SAV önceden de partiyi yönetiyordu, bir ay öncesinde de yönetiyordu… Ama bu kez işi daha zordu… Önceden sadece partiyi yönetiyordu, sonra hem partiyi hem KILIÇDAROĞLU’nu yönetmeye çalışıyordu… En azından önceden BAYKAL kendi kararlarının bir kısmını kendi veriyordu… E tabi parti liderliği belge araştırıp bulmaktan biraz daha zor…

SAV gitti Gürsel TEKİN geldi, bu kez de onun yönetimine girdi… Gibi geliyor bana…

“2. Ecevit”, “Gandi Kemal”, “Recep Bey” gibi PR değeri yüksek kelimelerle hayatımıza giren KILIÇDAROĞLU’nun CHP’ye öyle oy patlaması falan yaptırmayacağı bugünden belli… Ne iyi bir muhalefet olabiliyor, ne de bir Başbakan potansiyeli var… Yanılmayı çok istiyorum…

Sürekli özür dilemesi bir yana, içi dolu söylediği tek bir şey yok… Somut bir tane öneri yok… Hep aynı terane; “Biz gelirsek çözeriz!”…

İyi de Sayın KILIÇDAROĞLU; “Nasıl?” Halk bunu merak ediyor… Bu sorunları “nasıl” çözeceğinizi bir anlatsanız da biz de size oy versek.

Arada güzel şeyler de yapıyor Sayın KILIÇDAROĞLU, Güneydoğu’ya falan gidiyor, ama orada da diyor ki, “Hata sizin değil, bizim, suçlu biziz, size gelmedik”… Şimdi geldik, ne değiştirdik, ne değiştireceğiz? “Onu boş verin, oy verince görürsünüz…”

Mesela o bölgede yıllardır CHP’li olanlarla mı siyaset yapılıyor hala, yoksa KILIÇDAROĞLU oradaki “başarısızlık” için birilerini cezalandırdı mı acaba? Gerçekten ne değişti KILIÇDAROĞLU gelince CHP’de? Oya dönüşmesini bırakalım, iktidar olursa ne yapacak birçok sorunumuzla ilgili biliyor muyuz? Ben bir şey biliyorum, yanlışlıkla iktidar olursa “AF” çıkaracak… İşte size 2. ECEVİT… Aksini görmeyi çok istiyordum ama ne yazık ki böyle düşünüyorum…

Ben hiç umutlanmamıştım, hala da umudum yok kendisinden… Ama sanırım klasik “sol” lider denen şey böyle bir şey herhalde… İnönü… Ecevit… 2.İnönü… Bir BAYKAL farklıydı, o da partiyi milliyetçi sağ parti yaptı diye eleştiri alıyordu… Ama eleştirilecek daha çok lider var… Önümüzdeki yazılarda…

NUR ERDEM ÖZEREN

08.12.2010

Hiç yorum yok: