22 Ekim 2006

02 - Hizmet mi Eziyet mi?

Dün akşam (21 Ekim 2006 Cumartesi) Cengiz Topel Meydanı’nda “Ayna Konseri” vardı. Saat 21:00’da. Tekirdağ Belediyesi’nin aracı olduğu, Anadolu Gençlik’in bir hizmeti. Ben, ve sanıyorum tüm Tekirdağ halkı, bunu Tekirdağ Belediyesi’nin bir hizmeti olarak algıladı..

Ben konseri seyretmedim. Öncesinde sonrasında bir çok detayı da bilmiyorum zaten. Ama dünün bir başka özelliği vardı. Arife günü öncesi ve tatil günü. Yani dükkanların gece yarısına kadar açık olduğu, insanların arife gününü iki gün olarak algıladığı için alışverişini yapmaya başladığı, çarşı yaya ve araba trafiğinin normalden fazla olduğu bir geceydi.

Bir başka detay daha vardı. Cengiz Topel Meydanı etrafı, Muratlı Caddesi’ne ve Orta – Eski Cami Mahallesi’ne girişlerin ve buralardan çarşıya bağlantıların bazıları kapanmıştı. İftar saati itibariyle.

Peki bütün bunları birleştirince ne çıkıyor ortaya? İftardan sonra kendini sokağa atan Tekirdağ halkı bir eziyetle karşı karşıya kaldı. Çarşının tamamında kitlenmiş bir araç trafiği ile sinir harbi yaşayan, istediği yere gidebilmek için fazladan yüzlerce metre ve dar ara sokak eziyetini çekmek zorunda kaldı. Polislerin vatandaşla birbirine düştüğü, insanların sıkışık trafikte birbirine saygısızca davranıp kırdığı dakikalar, belki de saatler yaşandı.

Bu mudur hizmet anlayışı? Belediye şimdi hizmet mi sunmuş oldu Tekirdağ Halkı’na? Yapılan etkinliğe değil lafım, teşekkür ederiz bu konser için. Ama yapılma şekli bu mu olmalı? Alınan önlemler bunu mu gerektiriyor? Bence değil...

Trafikten sözü açmışken, Tekirdağ trafiğini düzenlemek için görevlendirilen bir araç ve kurumdan da bahsetmek istiyorum. “Hizmet mi, Eziyet mi?” sorusuna bir de buradan bakarak.

Şoförler Odası’nın araç çekicisi. Çarşıda ve sahilde çeşitli yerlerde yanlış park etmiş araçları çekip kendi otoparkına götüren bir sistem. Sorgulamak istediğim konular var bu sistemle ilgili.
Bu “hizmet” verilirken dikkat ediyorum, çarşıda bir araç çekilirken yaklaşık 10 dakika süreyle o bölgede trafik kilit. İş bitene kadar.

Ama bir başka detay da, çarşı trafiğini rahatlatmaya bir türlü yetmiyor bu çekilen araçlar. Acaba çok alakasız yerlerdeki araçlar mı çekiliyor sırf bağış alabilmek için? Kurallara uymayan araçlar arasından seçim yapılırken bu aracın trafiğin akışını bozup bozmadığına bakılıyor mu acaba? Bence bakılmıyor. İkinci sıraya park etmiş araçlardan önce, “özürlü araç park yeri”ne çekilenlere öncelik veriliyor. Ara sokakta trafiği kapatacak araçlardan önce, sahilde köftecilerin önündeki havuzun yanına park edilen araçlar çekiliyor.

Çekilen araç otoparka götürülünce, almaya gittiğinizde 30 YTL bağış yapıyorsunuz Şoförler Odası’na. Ve her gün onlarca araç çekiliyor Tekirdağ’da. Belki de en yüksek gelire sahip odalardan biridir Şoförler Odası.

Burada iki soru geliyor aklıma. Birincisi, geçim sıkıntısı ve onca maddi dertle uğraşan vatandaşın bu parayı belki de sadece 10 dakikalığına bıraktığı aracı için ne kadar zorlanarak verdiği düşünülüyor mu acaba? Parayı sokaktan toplamadığımızı düşünürsek, ne kadar önemli belki de o para “cezalı” kişi için.
Kurallara ve yasalara uymayanların cezalandırılması taraftarıyım. Ama uygulama ayağında aksaklıklar olduğunu düşündüğüm için bunları yazıyorum.

İkincisi, araçlardan “çekici” ve “otopark” parası, ya da bağışı alan bu kurum, bu parayla Tekirdağ’a ne yatırım yapıyor, ya da bu bize nasıl dönüyor? Bunu gerçekten merak ediyorum, katkısı nedir Tekirdağ’a? Belki de vardır, bilmiyorum, ama çok merak ediyorum...

NUR ERDEM ÖZEREN
22.10.2006

Hiç yorum yok: