1 Şubat 2009

86 - Bir Siyasi Ders Daha… “Daha da Olsa Gelmem!”

AKP’nin ve Recep Tayyip ERDOĞAN’ın başarısının altında yatan gerçeğin bir örneğini daha konuşuyoruz son günlerde… “Profesyonel Siyaset”

İlk yorum ve değerlendirmelerde muhalefet kanadından hemen eleştirecek bir yer bulma ihtiyacından “bir ülkenin Başbakanı Kasımpaşalı ağzı ile konuşmamalı” eleştirileri yapılıyor… İşte kritik nokta burada, demokrasilerde seçilen bir Başbakan; siyasetçi, politikacı… Bürokrat ya da diplomat değil…

Türk halkı bunu istiyor… Böyle başbakan istiyor… Önce Bush’un karşısında bacak bacak üstüne atıp oturan kendine güvenli başbakanı desteklediler Erdoğan ilk seçildiği yıllarda… Şimdi de kimsenin – kelimenin tam anlamıyla ve davranışın tarzı nedeniyle bu durumla örtüşen – “posta koymaya” haftalardır yeltenmediği İsrail ve onun başındaki kişiye “posta koyan” başbakan…

Profesyonelce bir çıkış… Tam da bütün Türk halkının, hatta bütün Orta Doğu halklarının en hassas olduğunu dönem ve konuda, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı “kendini ve milletini” ezdirmiyor, İsrail Cumhurbaşkanı’na açık açık “siz katilsiniz” deme cesaretini buluyor… Büyük Orta Doğu Projesi’nin tüm Orta Doğu Halkları destekli yeni “Başkanı” herkese hayırlı olsun…
Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada yankı bulan, Orta Doğu’dan destek alan bu davranışla Erdoğan konumlandırmasını yaptı…

Peki bunu kendi mi yaptı? Belki de planlı programlı bir davranıştı… İsrail’in etkili olduğu ABD’nin istediği güçlü Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve hatta Büyük Orta Doğu Projesi Başkanı yaratmak için yapılmış planlı bir hareketti belki de… En doğru zamanda, en doğru yerde… Bunu bilemeyiz ve üzerine çok da yorum yapamayız… Bir komplo teorisi olarak konuşulan bir konu olarak kenarda durur…

Profesyonel siyaset, yurda dönüşte de devam etti… Mini bir miting… Gece 3 olmasına rağmen akın eden insanlar… Diyelim ki parayla ya da planlı getirilmişler… Öyle bile olsa, bunu düşünüp uygulamak profesyonellik…

Konuşmanın içinde birkaç kez “Büyükşehir Belediyesi İcraatı Şişhane Metro Açılışı”ndan bahsedilmesi ve bazı açıklamaların da orada yapılacağının söylenerek tüm ilgiyi oraya çekme hareketleri…

Ama öncesi de, tartışma sırasındaki üslup, oturuş, duruş, bakış, hepsi profesyonelce hareketlerdi… Komplo teorisinin parçası olarak bu hareketlerin yapılmasına ortam hazırlanmış bile olsa Erdoğan’a, diğer detaylar onun başarısı… “Daha da olsa gelmem!” halk ağzı bile…

Peki yanlış bunun neresinde? “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yakışıyor mu böyle konuşmak?” Ne kaybediyor bu üslup ve tarzla? Obama ve Clinton’ın doğallığıyla ve halktan oluşuyla kazandıklarıyla aynı şeyi mi? Halk desteğini… Yoksa kat be kat artan halk desteğiyle, yurtdışında daha da güçlü mü oturuyor masaya?

Ya da tam tersi, yurtdışında “Türkiye’nin Başbakanı hiç diplomatik konuşmuyor, o zaman onlarla ilişkileri gözden geçirelim…” mi diyor diğer ülkeler? Sanmıyorum…

AKP Tayyip Erdoğan’ın bu hareketiyle büyük şehirlerdeki oy oranını % 55 – 60’a çıkarabilir… Seçime kadar bunu unutturmaz ve kullanmaya devam ederse…

Ancak şu gerçek unutulmamalı ki, 3 büyük il dışında yerel seçimlerin sonuçlarını büyük ölçüde aday ve listeleri belirliyor… Küçük şehirlerde insanlar birbirini tanıyor ve adaylara oy veriliyor…

Yine de insanlar ne kriz ne parasızlık düşünmeden bu hareket nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye desteği arttırıyorlar…

Olması gereken bu mu? Bu tip hareketlerin mi belirleyici olması oy vermede? Bunu konuşmak ya da tartışmak, eleştirmek değil, bundan ders çıkarmak olmalı siyasetçilerin yapması gereken… AKP yıllardır profesyonelliyle kazanıyor…

NUR ERDEM ÖZEREN
01.02.2009

Hiç yorum yok: