7 Şubat 2009

87 - Siyaseten Harcamalar…

Başlıktan ilk akla gelen seçimlerde yapılan parasal harcamalardır eminim… Ama değil… Siyaseten yapılan, siyaset uğruna yapılan, siyasetçinin siyasetçiyi harcama operasyonları…

Son dönemde birkaç örneğini yaşadığımızı düşünüyorum… Ya da ben kendimce görüyorum…

Biri Kemal KILIÇDAROĞLU’nu Deniz BAYKAL’ın harcama operasyonu… Baktı gördü ki çıkışlar başarılı, mevcut CHP muhalefetinden farklı olarak halkın istediği muhalefeti yapmak için çaba sarf ediyor, hemen bir operasyonla kafası koparılmalı…

Bana göre KILIÇDAROĞLU da iyi bir siyaset adamı, iyi bir lider adayı değil, sadece belge bulup çıkaran, ekip içinde yer alması gereken bir “milletvekili”… Belediye Başkanı olmak, icraat yapmak, pek milletvekilliği ile, belge bulup çıkarmak ile bağdaştırılabilecek bir iş değil…

Ama yine de BAYKAL’dan daha ön plana çıkmaya başlayan bir CHP’li olarak üzerinde bir operasyon yapılmalıydı… BAYKAL’a göre…

İstanbul, CHP’nin kazanması en zor olan şehirlerden biri… Oyun önemli bir kısmını Türkiye siyasetinin belirlediği, bu konuda da AKP’nin gücünü arkasına alacak olan ve yıllardır da düzenli iletişim kampanyaları ile yaptığı icraatları anlatan Kadir TOPBAŞ’ın şansının çok yüksek olduğu bir yer…

Deniz BAYKAL da, KILIÇDAROĞLU’nu bu ateşe atarak harcama operasyonu yapıyor… Ya da kendince yapmaya çalışıyor…

Bir diğer akıllı ama bedeli ağır olan harcama operasyonu da Ankara’da AKP’de yaşanıyor… Fazlasıyla siyaset uğruna…

Tayyip ERDOĞAN’ın yıllar sonra karşısına çıkma ihtimali yüksek bir lider adayını bitirme operasyonu… Seçime bu kez çok daha şaibeli giren Melih GÖKÇEK…

Şaibesi nedeniyle seçilme şansı azalan, aslında artık orada miladı dolan, ama koyacak yer bulma konusunda da zorlanılan ve partinin duruşuna da fazlasıyla zarar veren bir aday… Tayyip ERDOĞAN’ın mümkün olduğunca aynı karede olmamaya dikkat ettiği…

Peki neden “siyaset uğruna” dedim… Düşünün ki aday olarak Melih GÖKÇEK açıklanmasaydı… Ne demek olacaktı? Tayyip ERDOĞAN Kemal KILIÇDAROĞLU’nun iddialarını kabul etmiş ve bunlardan dolayı Melih GÖKÇEK’i resmen cezalandırmış olacaktı…

Melih GÖKÇEK de bunu sonuna kadar kullanacaktı… Aynı zamanda CHP’ye ve Deniz BAYKAL’a da koz vermiş olacaktı…

Ankara’da belediyeyi kaybetmek uğruna… Seçim yenilgisi almak uğruna… Şaibesi artık çok daha netleşen bir adayı, parti içi çıkıntı bir gücü harcamak amaçlı bir kabullenme…

Bunun benzerlerini geçmişte Süleyman DEMİREL ve Turgut ÖZAL yaptıkları için, zaman zaman akıllıca siyasi hareketlerle yaptıkları harcama operasyonları nedeniyle, yerlerine alternatif bırakamadılar…

İstedikleri bu muydu, geçmişe dönüp baktıklarında doğru yaptıklarını mı düşünüyorlardı bilemiyorum… Aslında çok da merak ediyorum…

Siyaset böyle bir şey işte… Uzun vadeli siyaset uğruna, günlük siyaseti bir kenara bırakmak zorunda kaldığınız, birilerini harcamak uğruna seçim kaybetmeyi göze aldığınız… Bir yerden kazanırken bir yerden kaybettiğiniz…

Burada önemli bir başka tespit de şu olmalı ki, siyasetçi kısırlığını bağıran şehir, siyasetin merkezinin olduğu şehir… 20 yılın sonunda sadece iki kişi mücadele ediyor… Son 20 yılın başkanları… Başka siyasetçi, başka aday kalmadı, sadece son 20 yılın iki başkanı Murat KARAYALÇIN ve Melih GÖKÇEK var başkanlığa talip… Siyasetin kısırlığını bağırıyor meclisimizin bulunduğu “başkent”imiz…

Acaba bunun da nedeni, düzgün insanların üst yöneticiler tarafından harcanması olabilir mi?

NUR ERDEM ÖZEREN
07.02.2009

Hiç yorum yok: