29 Nisan 2012

144 - AKP ve Benim Yanar Döner Fikirlerim…



Benim yanardöner olduğumu, bir öyle bir böyle fikir beyan ettiğimi düşünenler var, yazılarımdan ve Facebook – Twitter iletilerimden…

Önce buna açıklık getirelim… Ben AKP’nin, “belediyesel” diyebileceğimiz icraatlarını beğeniyorum… Ve bu tip icraatlar olduğunda beğenimi dile getiriyorum… Bu bir…

İkincisi, mevcut alternatif “büyük” partilerden biri “sadece” Türk Partisi, biri sadece “Kürt Partisi” olmaktan öteye gidemiyor, diğeri muhalefet yapmayı beceremiyor ki iktidar olmayı becersin, diğerleri de % 1’in altında… Ki ben o % 1’in altında olanlardan birine verdim oyumu liderine saygımdan ve inancımdan…

Yani Volkswagen Transporter sloganı: “Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu…”

Yani beni yanardöner olmakla suçlayan ya da bunu söyleyemeyip içinden geçiren arkadaşlarım, tanıdıklarım; ben “Sezar’ın hakkını Sezar’a verebilen”, “Yiğidi öldürüp hakkını veren” biriyim…

AKP’nin de CHP’nin de MHP’nin de iyi yaptıklarına “iyi”, kötü yaptıklarına “kötü” diyebiliyorum, kimseyi körü körüne desteklemiyorum…

Bana göre Recep Tayyip ERDOĞAN bu memlekete gelmiş en büyük 2.Lider! Atatürk’le aynı statüde bile değil, ayrı, ama ondan sonra gelenlerin en büyüğü, çünkü dünya çapında…

Demirel’in siyaset arkadaşı bir babanın oğlu olarak hayranlıkla izleyerek büyüdüğüm DEMİREL’den de, o ekolün en büyüğü MENDERES’ten de, çocukluğumda siyasetini görerek büyüdüğüm bizi batıya açan ÖZAL’dan da daha büyük bir “LİDER” Recep Tayyip ERDOĞAN… Ve ben onun “uluslar arası arena”daki “duruş”unu saygıyla karşılıyorum, beğeniyorum…

Bu “duruş”a rağmen iç politikadan çelişen İsrail’e peşkeş çekmeleri bilmiyor muyum? Biliyorum… Ama diğerleri hem duramıyor hem peşkeş çekiyordu…

Buna rağmen onun da A.B.D. istemese yarın ne Başbakanlığı’nın ne liderliğinin ne Orta Doğu’daki etkisinin sıfırlanabileceğini bilmiyor muyum? Biliyorum… A.B.D.’nin istemediği kimse bu ülkede Başbakan olamıyor…

Bunları bilmiyor muyum? Biliyorum…

İşlerine gelince emekli Genelkurmay Başkanı içeri girerken “Hukuka karışmayıp bağımsız bırakan” AKP’nin ve Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, MİT Müsteşarı için bir haftada kurtarma operasyonu yapıp yargıya müdahale ettiğini görmüyor muyum?

Yargının bağımsız olmadığını görüp, “geçmişle ve darbelerle hesaplaşma” “ayağına” gayri hukuki operasyonlar yapmalarına kızmıyor muyum?

“Eskiden bunları savunuyordun” diyenlere, hala “kirlenmiş ve orduyu kirletmiş kirli kafalı” askerleri sevmediğimin altını çizerek, 2 yıl öncesine göre bile hukuk üzerindeki AKP etkinliğinin değiştiğini hatırlatmak istiyorum…

Bu “hesaplaşma” birkaç yıl içinde bitecek, ve Türkiye “İstikrar”dan vazgeçip “demokrasi”ye dönecek… “O gün” iktidar olanlar da “bugün bunları yapanları” cezalandıracak… Eskisi gibi…

Ve ben “o gün” siyaset yapmak isteyeceğim, körü körüne taraf olmadan “doğru olanı” söylemek için… Ama bugün ne siyasetin zevki kaldı, ne siyasi yazı yazmanın…

Tüm bu yorumlarımın üzerine, ben en azından ne yapmıyorum biliyor musunuz?

“Eğitim sektöründe olduğum için” hiçbir siyasi partiye girmiyorum…

Defalarca teklif gelmesine rağmen siyasete girmiyorum…

Sandığınız kadar AKP’li olsam, girmek istesem giremez miyim siyasete? Aktif rol alamaz mıyım? İstenmez miyim AKP içinde?

Ama ben “bazıları gibi” “para ve kariyer için” AKP’li veya “Cemaatçi” olmuyorum, ki bir sonraki yazımın konusudur bu da…

NUR ERDEM ÖZEREN

20.04.2012

Hiç yorum yok: