Benim
yanardöner olduğumu, bir öyle bir böyle fikir beyan ettiğimi düşünenler var,
yazılarımdan ve Facebook – Twitter iletilerimden…
Önce
buna açıklık getirelim… Ben AKP’nin, “belediyesel” diyebileceğimiz icraatlarını
beğeniyorum… Ve bu tip icraatlar olduğunda beğenimi dile getiriyorum… Bu bir…
İkincisi,
mevcut alternatif “büyük” partilerden biri “sadece” Türk Partisi, biri sadece “Kürt
Partisi” olmaktan öteye gidemiyor, diğeri muhalefet yapmayı beceremiyor ki
iktidar olmayı becersin, diğerleri de % 1’in altında… Ki ben o % 1’in altında
olanlardan birine verdim oyumu liderine saygımdan ve inancımdan…
Yani
Volkswagen Transporter sloganı: “Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu…”
Yani
beni yanardöner olmakla suçlayan ya da bunu söyleyemeyip içinden geçiren arkadaşlarım,
tanıdıklarım; ben “Sezar’ın hakkını Sezar’a verebilen”, “Yiğidi öldürüp hakkını
veren” biriyim…
AKP’nin
de CHP’nin de MHP’nin de iyi yaptıklarına “iyi”, kötü yaptıklarına “kötü”
diyebiliyorum, kimseyi körü körüne desteklemiyorum…
Bana
göre Recep Tayyip ERDOĞAN bu memlekete gelmiş en büyük 2.Lider! Atatürk’le aynı
statüde bile değil, ayrı, ama ondan sonra gelenlerin en büyüğü, çünkü dünya çapında…
Demirel’in
siyaset arkadaşı bir babanın oğlu olarak hayranlıkla izleyerek büyüdüğüm
DEMİREL’den de, o ekolün en büyüğü MENDERES’ten de, çocukluğumda siyasetini
görerek büyüdüğüm bizi batıya açan ÖZAL’dan da daha büyük bir “LİDER” Recep
Tayyip ERDOĞAN… Ve ben onun “uluslar arası arena”daki “duruş”unu saygıyla
karşılıyorum, beğeniyorum…
Bu
“duruş”a rağmen iç politikadan çelişen İsrail’e peşkeş çekmeleri bilmiyor
muyum? Biliyorum… Ama diğerleri hem duramıyor hem peşkeş çekiyordu…
Buna
rağmen onun da A.B.D. istemese yarın ne Başbakanlığı’nın ne liderliğinin ne
Orta Doğu’daki etkisinin sıfırlanabileceğini bilmiyor muyum? Biliyorum… A.B.D.’nin
istemediği kimse bu ülkede Başbakan olamıyor…
Bunları
bilmiyor muyum? Biliyorum…
İşlerine
gelince emekli Genelkurmay Başkanı içeri girerken “Hukuka karışmayıp bağımsız bırakan”
AKP’nin ve Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, MİT Müsteşarı için bir haftada kurtarma operasyonu
yapıp yargıya müdahale ettiğini görmüyor muyum?
Yargının
bağımsız olmadığını görüp, “geçmişle ve darbelerle hesaplaşma” “ayağına” gayri
hukuki operasyonlar yapmalarına kızmıyor muyum?
“Eskiden
bunları savunuyordun” diyenlere, hala “kirlenmiş ve orduyu kirletmiş kirli
kafalı” askerleri sevmediğimin altını çizerek, 2 yıl öncesine göre bile hukuk
üzerindeki AKP etkinliğinin değiştiğini hatırlatmak istiyorum…
Bu
“hesaplaşma” birkaç yıl içinde bitecek, ve Türkiye “İstikrar”dan vazgeçip “demokrasi”ye
dönecek… “O gün” iktidar olanlar da “bugün bunları yapanları” cezalandıracak…
Eskisi gibi…
Ve
ben “o gün” siyaset yapmak isteyeceğim, körü körüne taraf olmadan “doğru olanı”
söylemek için… Ama bugün ne siyasetin zevki kaldı, ne siyasi yazı yazmanın…
Tüm
bu yorumlarımın üzerine, ben en azından ne yapmıyorum biliyor musunuz?
“Eğitim
sektöründe olduğum için” hiçbir siyasi partiye girmiyorum…
Defalarca
teklif gelmesine rağmen siyasete girmiyorum…
Sandığınız
kadar AKP’li olsam, girmek istesem giremez miyim siyasete? Aktif rol alamaz mıyım?
İstenmez miyim AKP içinde?
Ama
ben “bazıları gibi” “para ve kariyer için” AKP’li veya “Cemaatçi” olmuyorum, ki
bir sonraki yazımın konusudur bu da…
NUR ERDEM ÖZEREN
20.04.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder