16 Nisan 2007

16 - Ana Muhalefet Lideri; Ahmet Necdet Sezer

Günlerdir Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışılıyor. İyi de oluyor. Bu “bahane” ile Türk halkı “siyaset”le daha bir ilgilenir oldu. Her kesimiyle.

Resmi kurumlardan ilk büyük muhalefet ordudan geldi. Org. Yaşar BÜYÜKANIT, Cumhuriyet’in temel niteliklerine sözde değil özde bağlı bir Cumhurbaşkanı seçileceğini umduklarını söyleyerek hükümete “mesajını” verdi. İnce bir dille.

Sonra Ahmet Necdet SEZER “Harp Akademileri’nde” veda konuşmasında “rejim tehdidi” olduğunu vurguladı.

Sayın SEZER, ilk defa bir konuşmasında bu kadar açık bir şekilde muhalefetini dile getirdi. Resmen bir “Ana Muhalefet Lideri” gibi, isim vermeden, ama direk olarak AKP’yi ve hükümeti hedef alan sözlerle, eleştirilerle, ithamlarla, iddialarla yıllardır içinde tuttuklarını dışarı bıraktı.

Altını çizerek hemen belirtmek istiyorum, AKP’yi ve hükümeti destekler bir görüş içinde olduğum veya SEZER’in fikirlerine katılmadığım gibi bir düşünce olmasın, “savunmacı” bir yazı değil bu. O konudaki fikirlerim ayrı, bu yazıda onları tartışmıyorum.

Benim asıl değinmek istediğim, acaba doğru mu SEZER’in bu tavrı. “Resmen” “muhalefet” etmiş olmuyor mu AKP’ye? Görev süresi boyunca “sol” görüşlü bir partinin lideri gibi davranmadı mı? Biz mi yanlış yorumladık?
Yıllar önce ÖZAL ile başlayan bir tartışma vardı.. Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıydı. Partiler ile bağlantısı olmaması gerektiği konuşuldu. ÖZAL bunu başaramadı, öyle olmak da istemedi zaten, DEMİREL ise ilk bir kaç aydan sonra DYP’ye hiç karışmadı, daha o yıllarda “partiler üstü” oldu. Peki sizce şimdi SEZER tarafsız mı?
Açıkça taraf değil mi AKP’ye karşı? Dayanak olarak “Anayasa” gösterilince “meşru” mu oluyor muhalefet olmak?

Bence SEZER ilk günden itibaren Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevine devam etti Cumhurbaşkanlığı makamında. Sadece gelen yasa tekliflerini onayladı veya reddetti. Başka?

Görevlerinden biri “Devleti ve Milleti Temsil Etmek” olan Cumhurbaşkanımı ben hiç yurt dışında beni ve devletimi temsil ederken göremedim.. Neden? Gören var mı? Tatmin olan?

Kafamı kurcalayan bir başka soru da, “Cumhur”un başkanı “cumhur”dan bu kadar kopuk ve “cumhur”a karşı bu kadar soğuk olur mu? Bugün seçime girse kaç kişi oy verir acaba SEZER’e?

Ne kadar “layıkıyla” yaptı sayın SEZER Cumhurbaşkanlığı’nı, bunu tartışmıyoruz. O kadar korkmuşuz ki AKP’den, Cumhurbaşkanı’na ve orduya “sığınmışız” bizi korusun diye. Demokrasiye bakın ülkemdeki.. Hiç muhalefet partisi yok alternatif olarak “sığınılabilen”...

Kimimizin “rejimin koruyucusu” olarak gördüğü Cumhurbaşkanlığı makamı ve sayın SEZER’in yetkileri, gelen yasaları sadece “bir kez” veto etme hakkını veriyor. Hükümet eğer isterse “aynı yasayı” ikinciye köşke gönderebiliyor, Cumhurbaşkanı’nın da bunu reddetme yetkisi yok. En fazla Anayasa Mahkemesi’ne gönderebilir. Dolayısıyla öyle bir koruyuculuk yapma yetkisi yok. “Ne yazık ki”.. Yanlış yere sığınıyoruz.

Ortada bence de bir sürü sıkıntı var AKP iktidarına dair.. Ama Sayın “Cumhurbaşkanı SEZER’e soruyorum; madem ortada bir “rejim tehdidi” var, “ılımlı islam” diye bizi “radikal islam”a hazırlıyorlar, “laik düzen” ve “anayasal rejim” tehdit altında, ülkeyi ve “cumhur”unuzu bu tehditlerden korumak için, “neden” Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girmeden önce “Meclis”i seçime taşımadınız? (T.C. Anayasası Madde 104 & Madde 77) O zaman bu konuşmadan daha somut ve etkili bir tepki vermiş olmaz mıydınız? Neden bu yetkinizi ve “anayasal hak”kınızı kullanmadınız? Yanlış mı yorumluyoruz yoksa Anayasa’yı?

NUR ERDEM ÖZEREN
16.04.2007

Hiç yorum yok: