3 Ekim 2007

36 - İlköğretim’de “Din” Eğitimi

Anayasa tartışmaları ile birlikte bir konu gündemin “merkezi”ne oturdu geçtiğimiz haftalarda.. “Üniversitelerde türban”la girilmesine izin verilsin mi, verilmesin mi?”.. Ama bir de gündemin “kıyısında” kalan bir kısmı var tartışmaların.. İköğretim’de “Din” eğitimi..

Toplumda AKP karşıtı laik kesim, ki “AKP karşıtı olmayan laikler” de olduğunu unutmamak lazım; ilköğretim’de din dersinin “seçmeli” olması gerektiğini savunuyor.. Din kültürü dersinin ise mecburi olup “Dinler Tarihi”nin öğretilebileceğini söylüyorlar..

Tüm dinlerin anlatılması gerektiğine katılıyorum.. Ki zaten şu anda öyle yapılıyor.. Ama Müslüman çocukların din dersini okulda “öğrenmemesi” gerektiği düşüncesinde bir şeylerin gözardı edildiğini düşünüyorum..

Şu konuda sanırım herkes hemfikirdir ki, herşeyin “aşırı”sı zararlı ve tehlikeli.. Hele “din” konusundaki aşırılıklar büyük sıkıntı.. Ama “aşırı”sına tepki göstermeye çalışırken “özüne” ve “olması gerekene” de zarar vermeye başladığımızı ve amacımızdan saptığımızı düşünüyorum..

Bu ülkenin % 80’i, 90’ı, ya da tam bilemediğim bir “çoğunluğu” “müslüman” değil mi? Müslüman olmayanlar zaten bu derslerden muaf.. Müslüman olan neden okulda öğrenmesin dinini?

Okulda öğrenmeyince, “isteyen” gitsin başka yerde öğrensin dediğimizde, saf ve temiz düşüncelerle “din öğrenmeye” gittiği “başka yerler”de çocuklara daha “farklı şeyler” öğretilme ihtimalini es mi geçiyoruz? O zaman o çocuğun din konusunda “aşırılaşması” daha kolay olmaz mı?

Milli Eğitim’in denetiminde, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı “öğretmenler”den öğrenmesi varken “temel din eğitimini”, neden başkalarının önüne atalım ki onları..

Ya da hiç öğrenmediğini düşünelim.. Yıllardır üniversitelerde yaşanan aşırılıkların sebeplerinin başında ne var? Üniversiteye gelmiş “bilinçsiz” ve “bilgisiz” gençlerin, “bazı çevreler”ce istedikleri yerlere çekilmeleri değil mi?
Din konusunda hiç bir bilgisi olmadan üniversiteye gelip aileden uzaklaşan gençlerin, “farklı yerlere” çekilmeleri çok daha kolay olmayacak mı? Bunu düşünemiyoruz sanırım..

Aslında yıllardır bu “aşırılık” korkusuyla dinini unuttu “Türk Gençliği”... “Satanist” olmayı, “Hristiyan” olmayı, “Ateist” olmayı “farklılık” sanıp kaybetmedik mi bazı “değer”lerimizi de dinle birlikte.. Bir dönem resmen “moda” oldu “müslümanlığı reddetmek”..

Anadolu insanının dinle içiçe geçmiş “gelenek ve görenekleri”nden her geçen gün uzaklaşmıyor mu “yeni nesil”? Bayramlarda ne yapıyoruz artık?

Bırakın çok fazlasını, “ailesinden bir yakınını kaybetse”, cenaze namazı kılamayacak kadar, ya da “sadece” cenazesinde okuyacak bir duayı bile bilmeyecek kadar uzaklaşmadılar mı zaten müslümanlıktan? Böyle mi “laik” ve “modern” olacağız?

Örnek aldığımız batı toplumlarında, A.B.D.’de, Avrupa’da “ilköğretim”de ve aslında “aile”de nasıldır “din eğitimi”?

Dikkat etmiyor muyuz acaba, yaşamlarını yansıttıkları ve eleştirdikleri “her” sinema filmlerinde “en az bir sahnede”, ya “cenaze” ya da “kilise” sahnesi ile dinlerini nasıl yaşadıklarını bize göstermiyorlar mı?

Aşırılıktan kaçalım derken kaybetmeyelim “bazı değerlerimizi”.. İsteyen müslüman olmasın da, müslğman olan çocuklar da “aşırı olmayan” “öğretmenlerden” öğrensinler “dinlerini”..

Zamanında aynı şeyi 1980 sonrasında “siyaset” için yaptık ülke olarak, şimdi yana yakıla gençleri siyasete davet ediyoruz.. Ama ne yazık ki, ölürken edilen şahadet imanı kurtarmıyor..

NUR ERDEM ÖZEREN
03.10.2007

Hiç yorum yok: