2 Kasım 2007

39 - Kuzey Irak

Kuzey Irak karmakarışık... Terörist yuvası... Ucu Türkiye’ye dokunuyor... Neden? Kimler yüzünden? Önceden “ne” vardı da bu kadar “sıkıntı” yoktu?

Biz yıllardır operasyonlar çerçevesinde “gerektiğinde” bunun kararını verip, elimizi kolumuzu sallaya sallaya girmiyor muyduk Kuzey Irak’a? “Binlerce” askerle “operasyon” yapmıyor muyduk? Tezkere mi gerekiyordu, A.B.D.’nin izni mi? Ya da Irak yönetiminden kimse “ne işiniz var burada?!!” mı diyordu?

Bir zamanlar “örgüt lideri” sıfatıyla sadece “komutan”larımızla görüş – ebil – en Mesut Barzani ve Celal Talabani, şimdi “resmi” sıfatlarla bize “kafa tutmaya” kalkıyorlar..

Ne oldu da bu kadar “değişti” herşey? Saddam idam edilirken alkış tutanlar şimdi ne düşünüyorlar acaba merak ediyorum? Saddam’ın “diktatör” rejimi meğer ne çok işimize yarıyormuş..

“Müttefik”imiz A.B.D., bizim komutanlarımızın görüştüğü örgüt liderlerinden birini Irak’a “Cumhurbaşkanı” olarak “atayarak”, daha o aşamada, bizi kimlerle muhatap edeceğini göstererek, tezkerenin karşılığını vermeye başladı..

Ve şimdi Türkiye, Kuzey Irak’a girerek aslında resmen A.B.D.’nin topraklarına girmiş oluyor.. Çok açık bir şekilde A.B.D. yönetiminde olan ve kararların A.B.D. tarafından alındığı bir komşu ülkemiz var artık.. Çünkü aylarca Birleşmiş Milletler’den onay almak için uğraşan A.B.D., şimdi ülkenin sahibi gibi davranıyor..

Peki bu ne zaman ve nasıl düzelecek? “Kim” gelecek ki Irak’ın başına da, biz bu siyasi, askeri ve diplomatik sorunları yaşamayacağız.. Sonsuza kadar A.B.D. mi yönetecek Irak’ı? O zaman biz her Kuzey Irak sınırına gelişimizde askerimize “sen dur bir bekle, ben meclisten tezkere çıkarıp sana haber vereceğim” mi diyeceğiz?

A.B.D. askerleri mi kontrol altında tutacak Kuzey Irak’ı? Yıllardır Irak’ın içindeki askeri sorunu bile çözemeyen A.B.D., bizim 25 yıldır uğraştığımız sorunu mu çözebilecek bir anda?

Zaten silah ve mühimmat satarak ekonomik rant sağlayan da A.B.D.’nin “ordusuna da” silah satan büyük şirketler değil mi? Bitirmek için asıl yapması gerekeni yapmayanlar, şimdi askeri erkle mi yapabilecekler bunu?

Yoksa Irak halkı öyle bir “demokratik” seçimle öyle güçlü bir “lider” seçecek de o mu kontrol altına alabilecek Kuzey Irak’taki sorunları? Ve bu kişi, “demokratik” davranan, “diktatör olmayan”, aynı zamanda da “güçlü” biri olacak..

Kuzey Irak’taki “askeri” sorunun Türkiye’ye en az zarar vermesinin formülü, PKK’nın Kuzey Irak’tan beslenmesinin ve kamplaşmasının engellenmesinden geçiyor.. Siyasi sorun çok ayrı ve çok daha derin bir konu... Ama “şu anda” asıl problem PKK ise, bunu durdurmanın tek bir yolu var.. “Savaş” ilanı..

Adı “tezkere” mi olur, “seferberlik” mi olur, “savaş” mı olur bilmiyorum.. Ama asıl “yetki” “asker”e verilmeli.. Hem de “sınırsız yetki”.. Kimi, ne zaman, nerede öldürmesi gerektiği kararını, “sınır tanımadan”, orayı “yaşayan” asker vermeli...

Ama asıl sıkıntı, 6 yıl önce “terör”e savaş açtığını “iddia eden” A.B.D.’nin, PKK’yı “nedense” bir türlü terörist olarak görememesi.. Ne A.B.D.’yi, ne Barzani’yi, ne de Talabani’yi dinlemeden, derdimizin “onlarla” değil “PKK ile” olduğunu göstererek ve anlatarak, zaten dağlık olan ve kimsenin yaşamadığı bir bölge olan Kuzey Irak’ın kuzeyden ilk 30 km.sine, sınırsız yetki ile operasyon yapma yetkisi verilmeli “asker”e..

Şu anda bu yolda ilerlendiğini düşünüyorum ve umuyorum.. “Taraflara” “asıl derdimizin” onlar olmadığını ve “amacımızın” Kuzey Irak’ta yaşayanlara değil “PKK”ya dokunmak olduğunu anlatma aşamasındayız.. Umarım sonraki aşamada da gerekli yetki ve destek “asker”e verilir ve bu işin “kök”ünü kazıma şansımız olur..

NUR ERDEM ÖZEREN
02.11.2007

Hiç yorum yok: