15 Mayıs 2007

23 - Euro Vizyon

Bence artık katılmayalım Euro“Vizyon”a.. Yıllardır bir yandan siyasi puanlar verilse bile, bu bir “müzik” yarışmasıydı.. Artık “vizyon”u değişti.. Müzik kalitesi yarışmıyor artık.. “Sahne de önemli” düşüncesinin arkasına saklanıp, çok daha farklı şeyler kullanılmaya başlandı.. Bu yeni Euro”Vizyon”a katılmamamıza gerek yok artık bence..
İzleyenlerin fikirlerini merak ediyorum.. Ben yıllardır her an, her dakika müzik dinleyen, müzik aşığı bir adamım... Lise ve üniversitede ders çalışırken, şimdi işimde çalışırken, akşam evde çalışırken, araba kullanırken, gece uyumadan önce... Her dakika müzik dinliyorum.. Ama ben ilk 3’e giren şarkılardan hiç bir müzik tadi alamadım... Ermenistan’ın şarkısından da.. Alan var mı?

Yine şekilciliğimizi gösterdik tüm dünyaya.. Ermeni meselesini, iki yıldır Ermenistan’a yüksek puan vererek mi çözeceğiz? “Bakın biz soykırım yapmadık – kanıtı da puanlarımız”... “Büyükelçi” kitabından bahsedeceğim kısa bir süre sonra.. Gündemden uzaklaşmış olsak da, kapanmayan bir konu olan “Ermeni Meselesi”ne nasıl yaklaşmamız gerektiğinin en güzel örneği..

Geçen yıl da durum çok farklı değildi.. Resmen “anırarak” şarkı söyleyen bir adam “Avrupa’nın POP Yarışması”nda nasıl birinci olabildi? Rock müziği dinliyorum.. Hatta “Hard Rock” da dinliyorum.. Ama “güzel” ve “dinlenebilir” olanını.. Geçen yılki seçimden belli etmişti kendini..

Kenan Doğulu’yu son 2 aydır dinlerken diyordum ki, “bu şarkı en fazla ilk 5’e girer”.. Nitekim öyle de oldu.. Ama ortada bir sorun var.. Ben diğer şarkıları dinlememiştim.. Sadece Kenan Doğulu’nun potansiyeline göre değerlendirip çok daha iyisini yapabileceğini düşünmüştüm..

Ne yapmak istediklerini anlayabiliyorum aslında.. Marjinal grupların kendilerini daha rahat dile getirmelerine imkan sağlayarak “modern” ve daha farklı bir “vizyon”da olmaya çalışıyorlar.. Ama bunun yntemi bu mudur?

Birinci şarkıcı Lezbiyen, İkinci şarkıcı Gay, Üçüncü şarkıcı travesti.. Gelecek yıl Bülent Ersoy – Fatih Ürek düeti ile katılırsak, Sisi de onlara vokal yaparsa, birinciliğimiz garanti bence..

Herkesin tercihlerine saygılı olmak gerektiğini düşünüyorum.. Dışlamamak da gerektiği kanaatindeyim.. Bu büyük hata ve bence günah.. Ama bunu bu kadar meşrulaştırmaya çalışmak, ve bu konuda pozitif ayrımcılık yapmak çok yanlış bence..

Hazır sözü geçmişken, Bülent Ersoy ve Zeki Müren’in bu ülkeye nelere mal olduğundan da bahsetmek istiyorum.. Yeni neslin cinsel tercihlerini belirlemesinde üçüncü bir cinsi meşrulaştıran kişiler olduğunu ve bugün bu kadar çok farklı cinsel tercihte insan olmasının sorumlusunun özellikle bu iki kişi olduğunu düşünüyorum..

Onların zamanında “çocuk” olanlar, şimdi 20’li – 30’lu yaşlarında.. Siz 6 – 7 yaşında bir çocuğa etekle sahneye çıkan bir erkeği nasıl anlatırsınız? Ya da eski filmlerinde erkek olan birinin şimdi nasıl kadın olduğunu nasıl anlatırsınız? Diyelim ki bunu görmedi, “Bülent Hanım” tabiri ne ifade eder bir çocuğa?

Tekrar altını çiziyorum, herkesin kendi tercihi, ve buna saygı duyuyorum.. Ama bunu medyada insanların gözüne sokmanın bir alemi olmadığını düşünüyorum.. Sonuçlarını görüyoruz.. Her geçen yıl da artarak devam edeceğiz görmeye..

Bu durumu “normal” gibi göstermeye gerek yok.. Neredeyse artık moda oldu.. İyiye gitmiyor bu konu.. Tüm dünyada.. Normal olmadığını da kabul etmek gerek, saygı da göstermek gerek... Ama desteklercesine hareketlere gerek yok..

NUR ERDEM ÖZEREN
15.05.2007

Hiç yorum yok: